1 MAYIS HAKKINDA

1 MAYIS NEYİN BAYRAMIDIR?

1 Mayıs Emek ve İşçi Bayramı. Emekçiler bu bayramı devletle ve toplumla çarpışa çarpışa elde etti. Evet devletle…. Çünkü geçmişte devlet emek kavramını görünür hale getirmek için ne zaman bir hareket olsa copla, mermiyle, yasakla, polis barikatlarıyla üzerine çullandı. Evet toplumla… Çünkü muhafazakar camia –emeği en kutsal değer kabul eden hadise rağmen- emeği görünür hale getirmek için yapılan eylemleri ardına dinsizliğin, milletsizliğin, vatansızlığın saklandığı bir komünist davranışı olarak gördü.

Geçmişteki 1 Mayıslarda yaşanan olayları bilmeyen var mı?  Anlatmaya kalksak hacimli bir kitap olur. Hatta devletin 1 Mayıs’ı bayram olarak kabul ettiği 2008 yılından bu yana yaşanan olayları anlatsak bile destan çıkar ortaya.

Bizde de sonunda 2008 Nisan ayında hükümet tarafından 1 Mayıs'ın "Emek ve Dayanışma Günü" olarak kutlanması kabul edildi. Herkesin bu bayramı eni konu kutlaması, emeğin farkına varması için o gün tatil yapıldı.Fakat devletin bu konudaki hassasiyetleri değişmedi. Her an işçiler yoldan çıkacak, bir isyan patlayacak ve bu isyan ne var ne yoksa yakıp yıkacak gibi davranmayı sürdürüyor. Valiler, kaymakamlar ve emniyetle jandarma diken üstünde. Sürekli yasaklara abanıyor. .

Özal, TCK’ndan 141, 142 ve 163. Maddeyi kaldırdığında da biz muhafazakarlar aynı endişeyi duymuştuk: 141. ve 142. Maddeler kalkınca solcular devrim yapacaklar ve ülkeyi Demirperde gerisi ülke haline getirecekler. 163. Madde kalkınca ülke hemen bir şeriat ülkesi oluverecek. Ne gezer? Ülke ne şeriat ülkesi ne de komünist ülke oldu. Bizim korkularımız yersizmiş. Nitekim sonunda dini referansı güçlü bir yönetim hem 1 Mayısı işçi bayramı olarak kabul etti hem de nevruz kutlamalarına daha hoşgörülü yaklaşmaya başladı. Nevruz artık bir Kürt bayramı değil milli bayramdı.

Buna rağmen devlet içindeki bazı güç odakları yasakçı reflekslerle hareket etmeye devam ediyor. Kadınlar gününde kadın haklarından söz etmek yasak. İşçi bayramında işçi haklarından söz etmek yasak. Çevre gününde Çevre duyarlığı telkin etmek yasak. Çocuk işçilerden söz etmek yasak. Velhasıl yasak oğlu yasak.

Bu durumda “İşçi Bayramı” da “İşçi Bayramı” değil, “Güççü Bayramı” oluyor. Güççü, yani güç kullanmayı seven ve her fırsatta bunu yapanların bayramı.

Halbuki ne kadar yasaklarsanız yasaklayın, vakti gelmiş bir düşüncenin önünde duramazsınız. Ne kadar teşvik ederseniz edin, ne kadar konuşursanız konuşun vakti gelmemiş bir düşünceyi de harekete geçiremezsiniz.

Bence devlet görevlilerinin sergilediği yasakçı zihniyet tam bir işgüzarlık. Özgürlükten hiçbir kötülük gelmez.

SOMSÖZ: BIRAKINIZ YAPSINLAR, BIRAKINIZ GEÇSİNLER.