Bildiğiniz üzere 2020 Yaz Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunlarına ev sahibi olabilmek adına adaylığımızı sunduk. 

7 Eylül 2013 tarihinde 23:15'te nihai sonuç açıklandı. Ve rakiplerimizden Tokyo kazandı. Bu olimpiyatları çok istememize rağmen rakiplerimizin dişli olduğunu biliyorduk.

Yiğidi öldürmeli, ancak hakkını yememeliyiz. Japonya bu tarz oyunlara pek te yabancı değildi. İş potansiyeli, tesisler, deneyim ve nüfusun bu tarz etkinliklere karşı olan aşırı ilgisini göz önünde bulundurduğumuzda bana göre en büyük rakip Tokyo görünüyordu.

Japonlar 1940 ve 1964 Tokyo, 1998 Nagano olmak üzere tam üç kere kış olimpiyatlarına ev sahibi yapmış olan Japonya bir kere de 1972 yılında Yaz Olimpiyatlarına ev sahipliği yapmıştır.  şimdi de çok iddialıydılar. Ve kazandılar.

 Aynı kapının eşiğinden 5'inci kez döndük.

Neden?

Öncelikle şimdiye kadar müslüman bir ülkede yapılmamıştı olimpiyatlar.

Altyapı yeteri kadar iyi değil İstanbul’da. Metrobüste yaşanılan izdihamı her gün televizyonlarda izleme fırsatı buluyoruz. Ek seferler dahi yeterli gelmiyor. Şehir günden güne büyüyor. Ya 2020′ deki durumu? Diğer yandan üçüncü havalimanı ve üçüncü köprü gerçeği artık kaçınılmaz. Her ne kadar bakir ormanların yok olmasına gönlümüz razı gelmese de bakan büyüklerimizin ” Biz kestiğimizden fazla ağaç dikiyoruz” açıklamalarıyla teselli buluyoruz. Somut örnekler göremesekte. Dünyanın en büyük havalimanı kurulacak. İhalesi önümüzdeki günlerde. Türk Hava Yollarına artık Atatürk Havalimanın dar geldiği gayet açık. Bu yüzden ısrarla bu projenin hayata geçmesini istiyorlar. İstanbul’daki nüfus hareketlerini göz önünde bulundurduğumda sanırım bir yirmi sene sonra dördüncüsü de kurulabilir. İzleyip göreceğiz. Bu tip tereddütle yaklaştığımız projeler dışında gerçekten yararı olacağını düşündüğüm bir Marmaray projesi var örneğin. Ve bitmek üzere bildiğim kadarıyla. Trafiği bir hayli rahatlatacağı söyleniyor. En azından dördüncü köprü ihtimalinden kurtulur şehir. Her ne kadar bir kesimin ideolojik nedenlerle ısrarla karşı çıktığı bir proje olsa da Taksim’in yayalaştırma projesi bana göre çok olumlu. İnsanların bu denli büyük bir metropolde rahatlıkla gezebileceği birtakım meydan ve caddeler olmalı. Bence çok iyi bir proje.

Ülke çapında aynı anda hayata geçeceği söylenilen Kentsel Dönüşüm atağı ne yazık ki yeteri kadar hedefine ulaşamadı. Onbeş yirmi yıl gibi bir süreçin gerektiği elbette aşikardı. Ancak görünen o ki bizim bu sorunu çözmemiz biraz zaman alacak.  

Kumluca çiftçisinin bir sözü vardır. "İnşallah seneye"

Her ne kadar tadı kaçsada 2024 yılına adaylığımızı koyarız yine.

Heyetimizin bu akşam dinliyeceği şarkı.

Turnam başım darda benim
Şu yaban diyarda benim
Bir sevenim var mı bilmem
Gözden uzaklarda benim

Çekelim turnam sineye derdi sineye
Bu yıl bize gülmek haram belki seneye

Başım öne eğdirdiler
Yüzüm yere değdirdiler
Saçıma kar yağdırdılar
Yaz ile baharda benim

Söz:Dursun Ali Akınet




Sevcan Orhan - Turnam Başım darda benim ile sarinazir