ALLAH’IN EMRİ

        2016 yılında yazdığım bir yazı yüzünden 8 yıl boyunca haftada üç gün yazı yazdığım gazetemden ayrıldım. Ondan sonra sanal gazetelerde yazılar yazdım. Ama hem düzenli yazmıyordum, hem de gündemden kopmuştum. 2017 yazında gazete el değiştirdiyse de yeni yönetim köşe yazısı istememiş olmalı ki Kumlucayı yazan kimse kalmadı. Gazete sadece haberleri ve resmi ilanları yayınlayan bir yayın organı oldu.

        Bu, gazeteciliğin kolay yanıydı. Güzel yurdumda farklı seslere kulak verecek bir yayın organı gerekiyordu. Aksi halde her şey güllük gülistanlıkmış gibi bir hava esiyordu.

        Gerçi bazı arkadaşlarımız “Yazacaksın da ne olacak? Gazetede yazmakla bir sorunun çözüldüğü görülmüş şey midir?” diyeceklerdir. Gerçekten de yazdığımız 8 yıl boyunca hiçbir şeyin düzelmesini sağlamış değiliz. Bunda bizim suçumuz yok. Çünkü yerel sorunlara sahip çıkan ve çözüm üretmek isteyen bir kamuoyu yok. Muhtarı ve Belediye Başkanını seçiyoruz, ondan sonra 5 yıl boyunca yan gelip yatıyoruz.

        Bu, demokrasi değildir. Adı demokrasi olsa da kendi değildir. Demokrasi bir denge ve denetim rejimidir. Halk yöneticileri seçer, daha sonra da yöneticileri halk adına denetleyen kurumların yanında durur. Bu kurumlar muhalefet, basın, yargı ve özerk kurumlardır. Hükümetin yanında hizalanan kişiler hükümeti eleştiren herkese hain damgasını vururlarsa, hükümeti her türlü sorgudan muaf tutarlarsa bu demokrasi değil ‘demo’ krasi olur. Bildiğiniz gibi bir şeyin ‘demo’su taklittir ve özgünün işini görmez.

        Biz zamanla her şeyin daha iyiye gideceğine dair umudumuzu koruyoruz ve yazmaya tekrar başlıyoruz. Siz de vereceğiniz haberlerle, yapacağınız eleştirilerle, sorumlulara koyacağınız tepkilerle (en azından bir telefon açıp “olmadı be kardeş” demekle) daha güzel bir yöre, daha güzel bir ülke, daha güzel bir dünya kurulmasına katkı yapabilirsiniz. Bizim yanımızda olduğunuzu hissettirerek mücadelemize omuz verebilirsiniz.

        Gazete sadece bizim düşüncelerimizi sıkılaştırmak için okunmaz. Bazen değiştirmek ve yenilemek için de okunur. Bizde düşüncelerde ısrar etmek marifetten sayılır. Halbuki dünya değişirken, çağlar on yıllara beş yıllara sığarken değişmemek, fosilleşmektir.

        Çok beğendiğim bir motto vardır: Dünya her gün değişir; her gün yeni bir başlangıçtır. Bu yüzden baktığım her şeyde, dinlediğim her haberde “değişen ya da beni değiştirecek” bir şey ararım.

        İnsanımızın bir yanlışına da parmak basmak lazım: Gazetede yazılan bir şey hoşuna gitmezse gazete okumaktan ya da yazarın bir yazısı hoşuna gitmezse o yazarı okumaktan vazgeçiveriyor. Hep bizim hoşumuza gidecek şeyler okumak insanı bozar. Bu bir çeşit geviş getirmektir. Sağlıklı bir beyin yeni düşüncelerle beslenir.  

SOMSÖZ: ALLAH’IN EMRİ PEYGAMBERİN KAVLİ İLE DÜŞÜNCELERİNİZİ DÜŞÜNCELERİMİZLE EVLENDİRMEK İSTİYORUZ. HAYIRLI OLSUN.

Hüseyin Deniz (iletişim; 0536 570 75 53)