Akraba ve yakınları ziyaret etme, hallerini ve hatırlarını sorma, gönüllerini alma anlamında bir İslam ahlâkı terimi olan Sıla-İ Rahim’i bu günlerde unuttuk mu ne?

Kulaklarımızın aşina olduğu “Nerede O Eski Bayramlar” “Nerede O Eski Ramazanlar” vb cümleleri sıralamaya kalksak bir kaç yazı dizisi yazmamız lazım.

Peki ne değişti?
Nedir bu bizi gelenek göreneklerimizden, Di nimizden, Dilimizden uzaklaştıran?

Asil Azmaz Bal Kokmaz Kokarsa Yağ Kokar Çünkü Aslı Ayrandır” 

-”Mayamız bozuldu oğlum”, derdi rahmetli babaannem, doğal süt’ün doğal yoğurt’un nasıl yapıldığını anlatmama gerek aslında ama doğalını bulursanız haber verin beraber yiyelim. 
Peki neden bu günlere geldik?
Kim yada kimler bozdu mayamızı...  
Senli benli değildik haklısınız, ama durup dururken ne değişti de siz’li biz’li olduk ötekileştirdik. Sizden bizden diye ayırır olduk insanları.
Menfaatimiz yoksa selam vermez gidip gelmez olduk. Sohbeti aramaz hatta sohbet edemez olduk, çünkü birşeyler oldu bize...
İnsan gördüğüne inanır önce karlamalı siyah beyaz görüntülerle gördük 80’li yıllarda, 90’lar da renklendi şenlendi ve evimizin başkösesinde yerini aldı. Evet Televizyondan bahsediyorum, artık o kadar benimsedik ki bozulduğu zaman eskisi gibi tamir bile ettirmiyoruz arızasını bahane edip interaktif özellikli olanı yerine koyuveriyoruz. (imkanı olanlar)

Misafirliğe gidiyoruz veya bize misafir geliyor Hoşgeldiniz merasiminden hemen sonra başlarımızı hep ona çeviriyoruz... (istisnalar hariç)

Çanak antenler, aparatlar, kod çözücü cihazlar, çeşitli platformlar derken, av kanalları belgesel vs vs uzaklaştırdı bizi hayattan. Bir şey televizyonda çıkıyorsa artık kanun hükmünde kararname misali fısıltı gazetesinde yayınlanıp giriveriyor hayatımıza
- Şu şöyle şöyleymiş.
- Olmaz öyle şey!
- vallaha Televizyon söyledi.
- . . .
Malesef  Televizyon hastası daha doğrusu akıllı cihazlarla birlikte teknoloji hastası olduk.

"Rabbim kalbinizden imanı, Cebinizden parayı, yanınızdan dostlarınızı eksik etmesin"

Saygılarımla.