BİR DERGİDEN BİZLERE

               Elime “Güneşli Diyarlar Elmalı” adlı bir dergi geçti. Dergiyi Ahmet İlhan adlı bir arkadaşımız çıkarıyor. Elimdeki sayı 7. Sayı. 2017 yazında çıktığı yazılı üzerinde. Sanıyorum üç ayda bir olmak üzere yılda 4 kez çıkmış.

               Derginin yayın kurulu ve danışma kurulu yetkin kişilerden oluşmuş. Yani Elmalı gibi 38 bin nüfuslu bir ilçenin dergisinde böyle bir yetkinlik akıllara zarar bir olay.

               Ahmet İlhan kardeşimizle telefonda görüştüm. İşi, kimliği üzerinde her hangi bir bilgim yok. Derginin içindeki yazılardan gusto ve üslup sahibi bir kişilik olduğunu fark ediyoruz.

               Dergi 40 sayfa. Kuşe kağıda renkli basılmış. Bol resimli. Elmalı’nın kişilerini ve kültürünü tanıtmaya yönelik bir içeriği var.

               Derginin 4. 5 sayfalarında Elmalının sırtını verdiği dağın resmi ve bu dağla ilgili düşlerden damıtılmış bir yazı var. Sanırım Ahmet İlhan arkadaşımız yazmış bu yazıyı. Elmalı dağını biliyor olmalısınız. 2000 metre üksekliğinde bağrını güneşe vermiş, eteklerinde Elmalı kentini emzirip duran bir dağ. Sırf kaya. Ama bir yer vatan olmayagörsün. Bu yazıda dağın sevgisi bir nabız gibi atıyor. Her cümlesine her sözcüğüne bu sevgi sinmiş. “Dağ neydi? Dağ sevdaydı…” diye başlıyor ve “Elmalı dağı… Bizim dağımız… Kıyısını köşesini yurt yaptığımız dağımız… Bizim dağımız…” diye bitiyor.

               6. sayfadan itibaren Elmalının yetiştirdiği bir güzel insan konu edinilmiş. Ahmet Hamdi Altıntepe adlı ilkokul mezunu bir kişiden söz ediliyor. 1910 yılında doğmuş ve Elmalının gelişmesine çok emekler vermiş bir insan Altıntepe. ELMİSKO’nun da kurucusu. Tarihi Elmalı güreşlerine de büyük emekler vermiş bir insan. Bu kişiye 9 sayfa ayrılmış dergide. Demek ki o kadar değerli bir insan.

               16 -,17 ve 18. Sayfalarda meşhur Elmalı yemekleri anlatılmış. Ama anlatımlarda bu yemeklere olan sevgi tütüyor.

               Elmalı’an söz eden bir dergi elbette ki güreşlerden söz etmelidir. Dergimizin bu sayısında 2017 yılında 665.si yapılan güreşlerin geçmişinden söz ediliyor. Tabii bir etkinliğin süresi 665 yıl ise ve bütün bir millet tarafından seviliyorsa o konuda anlatılacak çok şey vardır.

               28. ve 29. Sayfalarda demircilik sanatından bahsediliyor. Bu sanat da yavaş yavaş geçmişe karışmak üzere. Ama bir zamanlar milletin birçok ihtiyacını bunlar karşılardı. Yöremizde Kuzcalılar, Antalyamızda Serikliler, yakınımızda Denizli Yatağanlılar demiri işlemekle, özelde ise bıçaklarıyla ünlüler. Yani demircilik deyip geçmemek lazım. Bu sanatın ölümüne göz yummamak, mümkünse yaşatmaya çalışmak lazım.

               Dergini 30. ve 31. Sayfalarında sadece ülkemizde değil ülkemizin dışında da Elmalıyı temsil eden bir petrol mühendisi anlatılmış . İnsan gurur duyuyor. Daha sonraki sayfalarda ise Elmalının yetiştirdiği ünlü bir din aliminden söz ediliyor. İbrahim Bedrettin Elmalı’dan. 91 yıl yaşayan ve Elmalı’dan çıkıp Türkiye’nin Diyanet İşleri Başkanlığı’na kadar yükselen bir kişiden. Tabii bu uzun ömür boşa geçmemiş.

               34. ve 35. Sayfalarda Elmalı Kültür ve Dayanışma Derneği adlı bir dernek anlatılmış. Bu dernek Eğitim ve kültüre katkı yapmaya çalışan bir gönüllüler derneği. Elmalıda Kandilzade Hasan Sıtkı Bey Konağı’nı alıp müze olarak düzenlemişler ve orada misafirleri ağırlıyorlarmış. Ben kendi adıma Elmalı’da bir müze levhası gördüm.  Ama içine girip bakmadım. Demekki bakmak lazımmış.

               Derginin son sayfalarında Elmalı deyimleri ve sözcükleri aktarılmış. Özel kullanımlar, deyimler, atasözleri ve sözcükler iç içe geçmiş durumda. Bu tip çalışmalar hamdır. İşe yaraması için bu çalışmanın nasıl yapıldığının anlatılması gerekir. Aksi halde bilimsel çalışmalarda veri olarak kullanılması zordur. Bu koşulları taşımamasına rağmen ben bu çalışmadan yararlandım. Özgün deyişler ve sözler var.

               İnternette gezerken birçok siteyle karşılaşıyorum. Bu sitelerden bazıları Anadolu’nun bir köyünü anlatıyor. Öylesine dağ başında kuş uçmaz kervan geçmez yerde bir köy. Ama o köylülerin yurtlarını öyle bir anlatışları var ki, “Burayı muhakkak görmem, ömrümün geri kalan zamanını burada geçirmem lazım” dersiniz.

               Elmalı dergisini çıkaran kadronun da Elmalı’yı sevdiğini ve hepimize anlatmak istediğini görüyoruz. Ve kentimizi böyle sevemediğimiz sevdiremediğimiz için içimizi bir pişmanlık kaplıyor. Bizim ne bir derneğimiz var, ne de yetiştirdiğimiz büyük büyük kişilikler. Halbuki vardır. Ama arayıp bulmak ve göstermek lazım.

               Elmalı dergisi bizim açımızdan zihin açan ve gönül ferahlatan bir dergi oldu. Emek verenlere aferin diyor, başarılarının devamını diliyorum.  

                                                                                                                                                                  Hüseyin DENİZ

                                                                                                                                                                  Emekli Ed. Öğr.