Bir zamanlar üç kelebek birlikte gezerlerken ateşi görürler.Merak ederler nedir ateş? Ve sonunda öğrenmeye karar verirler.Birinci kelebek biraz yaklaşır,geri döndüğünde şöyle der:
-Ateş etrafına ışık veren bir şeydir.
Bu tarifi yeterli bulmayan ikinci kelebek de gider ateşin yanına birinci kelebekten daha fazla yaklaşır ateşe, geri döndüğünde şöyle der:
-Ateş etrafına ışık ve ısı veren bir şeydir.
Ancak kafalarında hala soru işaretleri vardır ve tam olarak öğrenmek isterler ateşin ne olduğunu.Bu sefer üçüncü kelebek gider ateşin ne olduğunu öğrenmeye.Ateşe doğru yaklaştıkça ışık verdiğini anlar,biraz daha yaklaşır ve ısı verdiğini de anlar ama bunlar yeterli değildir.Biraz daha yaklaşır ateşe derken ateşe kapılır ve yanar.
Üçüncü kelebek anlamıştır ateşin yakıcı bir şey olduğunu ancak bunu dönüp arkadaşlarına söyleyemez.

“Cesur” olmak zor iştir. Çünkü cesaret, bir risk alma duygusudur. Belki de kaderi belirleyen en önemli özelliktir. Bazen son an bile olabilir ama “yolun sonunda ne var acaba?” sorusunun cevabını verir. Başarabilmek risk almayı, risk almak cesur olmayı gerektirir. Bu hikayede de anlamak için ne bakmak, ne de yakınlaşmak yeterli geldi. Anlamak için YANMAK gerekti. Yanmadan bilemeyiz. Bazı şeylerin yükü ağır olur; kaldıramayanlar, yarı yolda terk edenler, geri dönenler... Diğer kelebekler gibi nefesini boşa harcamaktansa, gidip gelmeyen kelebek gibi yükü yüklenebileceksin. Bu dünya hayatında korkaklar kazansalar bile daima mutsuzdurlar, cesurlar kaybetseler bile daima mutlu...