CIMICIK* NEZAHET

          Atalar, “Aslan yattığı yerden belli olur” derler. Bazı kahvehanelere giriyorum, leş gibi sigara dumanı, gürültü patırtı, ağza alınmayacak küfürler, argo sözler.  İn deliği gibi. Karanlığı da cabası. Bazı işyerlerimiz de dükkanın önüne atılmış çöpü, dükkanın önündeki bozuk kaldırımı umursamıyor. Bunların bazıları süslenmek ve giyinmek, bazıları da yemek içmek üzerine olan işyerleri.

          Nezahet, “temizlik, paklık” demektir. Bir yerin “nezih” olması, temizlik ve hijyeninin,  havasının, görüntüsünün, tertip ve düzeninin üst düzeyde olması anlamındadır.  Sözgelimi “Nezih bir yerde yemek yedik” diyen bir kişi böyle bir lokantayı anlatmak ister.  “Bulunduğumuz yer pek nezih değildi” diyen kişi de yerin oturulmayacak kadar pis olduğunu belirtmek ister.

          Belediyemizin de bu konuda pek duyarlı olduğunu söyleyemiyoruz. Elbette her yerin güzelce donatılmış olmasını beklemiyoruz. Ama işyerlerinde hijyene ve çevre temizliğine dikkat etmek belediyenin görevleri arasında değil midir?

          İşte zurnanın zırt dediği yer de burası:

          Belediye şikayet olmadıkça müdahil olmak istemiyor. Zaman zaman gazetelerde çıkan denetim haberleri de rutin denetimleri duyuruyor. Belediyenin yere tükürenlere, pencereden sokağa sofra silkenlere, yere çöp ve izmarit atanlara, gürültü yapanlara, izinsiz inşaat yapanlara, inşaat çöpünü atmayanlara…. Kısacası kent içinde hijyeni bozan, insan sağlığını tehlikeye atan herkese karşı ceza kesme yetkisi vardır. ama bu yetki şikayete bağlıdır.

          Yani siz kahvehanedeki pislikten, sigara dumanından, eşyaların derik dökük olmasından şikayetçi olmadıktan sonra belediye işe el atmaz. İsterse çay yerine duru su verilsin.

          Her ne kadar bazılarımız tüm insanlarımızın nezih ortamı bildiğini ve vakit geçirmek için nezih ortamları tercih ettiğini sanıyorsak da bu yanlıştır. Bu tür işletmelerin sahiplerinin de buralarda vakit geçiren yurdumuz insanlarının da uyarılması gerekir. Bu uyarıyı ille de belediyenin yapmasına da gerek yok (Belediye yapsa daha etkili olur da). Her müşterinin bu türden uyarılar yapma yetkisi vardır. “Yav Emmoğlu oturduğun yerde köpek yatsa hastalık kapar” ya da “Bu delikte eğlenmek için insanın pisçi olması lazım” demek, diyebilmek lazımdır.

          Vatan görevi ille de sınırda nöbet tutmak değildir. Aynı sözleri nerede bir çirkinlik, nerede bir pislik görse söylemek, söyleyebilmek de bir vatan görevidir.

          SOMSÖZ: “BANA NE!” DEME, “BANA DA!” DE!

          *Cımıcık”, yerel ağızda “azıcık” demektir.