HOCA VE AKSAK TİMUR

               Hoca’nın fıkrasını bilmeyen pek yoktur: Birgün Timur ile Hoca hamamda yıkanırken Timur Hoca’ya sorar: “Hoca benim değerim nedir?” Hoca, “Otuz akçe!” diye cevap verir. Timur, “Amma da yaptın Hocam der, benim belimdeki peştamal eder otuz akça!” Hoca hiç bozmaz: “Ben de zaten peştamalın değerini söyledim.”

               Birçok insan kendini değerli bir şey sanır. Hâlbuki insana değer katan ne kürk ne börktür. Koltuk da, mal mülk de, meslek de insanı değerli yapmaz. İnsan ancak erdemleri ölçüsünde değerlidir. 

               Peki erdem ya da eski dilde fazilet denen şey nedir? Her toplumda dönem dönem erdem değişmekle birlikte doğruluk, çalışkanlık, vefa, ümitvarlık, diğergamlık, hatırşinaslık gibi insanlığın her zaman itibar ettiği erdem saydığı özellikler vardır. Geçenlerde okuduğum Göktürklerin hayatını anlatan bir romanda Çinlilerin değer yargıları küçümseniyor, Göktürklerin savaşmak, dövüşmek, at binmek ve av avlamak gibi sosyal hayatta uyguladıkları davranışlar yüceltiliyordu.

               Timur erdemli midir? Kaba gücü en saygın değer olarak kabul edenler için Timur erdemlidir. Çünkü o zamanın imkanlarıyla çok büyük bir devlet kurmuştur. Ama adaleti yücelten bir kişi için Timur bir zalimdir. Girdiği her şehirde insan kellelerinden kule yapan bir hükümdardır.

               İlkel toplumlarda kavga etmek ve kaba güç putlaştırılır. İnsan uygarlaştıkça kaba güç değil zeka ve emek isteyen değerler yüceltilir. Bir dönem bizde de kaba güce tapınma zirve yapmış bunun sonucunda kendimizi çok beğenmişiz. Sadece onunla kalsak iyi de başka ulusları küçümsemişiz. Bugün sosyal medyada gezen düşüncelere bu gözle bakarsanız kudurursunuz. Araplar tembeldir, Yunanlılar beş para etmez. İranlılar gericidir, Amerikalılar ve İngilizler bütün dünyanın düşmanıdır…. Bu düşünceler ülke içindeki farklı etnik kökene bağlı kesimler için de geçerlidir: Bunlar vatan hainidir, şunlar at hırsızıdır, ötekiler milletin kanını iliğini sömürür, berikiler kaba ve cahildir.

               Bir atasözümüz, “Adamın kötüsü olmaz; meğer ki züğürt ola!” der. Bu, tabii ki uçta bir ölçü. Doğru ve her dem geçerli olacak ölçü, “Adamın kötüsü olmaz meğer ki erdemsiz ola”dır. Hoca ne diyor? “Adamın kendisi beş para etmeyebilir, ama sırtındaki giysiler bile para.” Bunun tersi de bir atasözümüzde anlatılır: “Peynir iyi ama it derisine basılmış.”  

               Günümüzde sadece her insanın değil, her canlının, hatta taşın toprağın bile bir kimliği olduğuna, bu kimliğe saygı duyulması ve korunması gerektiğine inanılıyor. Bu yaklaşım elbette ki idealist bir yaklaşım. Realist yaklaşım, Hoca’nın yaklaşımı: Herkese layık olduğu kadar değer vermek. Erdemsiz kişilere itibar etmemek. Yoksa sükut-ı hayal pek ağır olur.

               SOMSÖZ: DEĞERSİZE DEĞER VERMEK, DEĞERLİYİ KÜÇÜLTÜR.