Akne tedavilerinde ilaç tedavilerin yetersiz kaldığı ancak sistemik tedavilerin de yan etkileri nedeniyle uygulanamadığı hastalarda, peelingler ve maskelerin tercih edilebileceği bildirildi.

“Hastanın tercihine göre değişir”

Aknenin, derinin kronik bir hastalığı olduğuna dikkat çeken Memorial Antalya Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Ayşenur Banu Çağlar, bu hastalığın genellikle ergenlik döneminde başladığını söyledi. Aknenin, alevlenmelerin ve yatışmalar ile uzun yıllarda devam ettiğini kaydeden Çağlar, “Akne tedavisinde sivilcelerin gerilemesi ve sonrasında oluşabilecek izlerin engellenmesi amaçlanmaktadır. Tedavi hastalığın şiddetine, hastalığın tutulum alanına, hastanın yaşına ve hastanın tercihine göre değişir. Topikal (ilaç) tedaviler, sistemik tedaviler, peelingler (cildi arındırmak) tedavide tercih edilmektedir” dedi.

“Bazen kombine edilerek kullanılır”

Akne tedavisinde uygulanan topikal tedavilerin; krem, jel, pomad ya da losyon formunda olabileceğinin altını çizen Çağlar şöyle konuştu:

“Yalnız uygulandıkları alana etki gösterir, ayni zamanda yeni sivilce gelişimini de engelledikleri için sadece sivilceler üzerine değil etkilenen tüm alana uygulanmaları gerekir. Tek başına topikal tedaviler hafif şiddetteki akne hastalarında tercih edilir. Orta ve şiddetli akne hastalarında ise sistemik tedaviler ile birlikte uygulanır. Orta ve şiddetli akne hastalarında çoğunlukla antibiyotikler, izotretinoin (akne ilacı) ya da hormon gibi tedavileri seçenekleri tercih edilir. Antibiyotik tedavileri çoğunlukla 3 ay sürer. Tedavi etkinliğini artırmak için pek çok tedavi seçeneği bazen kombine edilerek kullanılır.”

Kimler tercih edebilir?

Aknede hormon tedavisinin tercih edilme durumları hakkında bilgiler veren Uzm. Dr. Ayşenur Banu Çağlar, “Adet düzensizliği olanlarda, adet öncesi dönemlerde akne şikayetleri artan kişilerde, çene ve boyun bölgesinde akneleri olan hastalarda, 30’lu yaşlarda şikayetleri başlayan hastalarda, polikistik over hastalarında, doğum kontrolü planlayan akne hastalarında, diğer tedavilere dirençli hastalarda tercih edilebilir.” dedi.

“Düşük dozlarda tedaviye başlanılabilir”

İz kalma riski yüksek hastalar için farklı tedaviler, orta ve şiddetli akne hastalarında izotretinoin tedavisi kullanılabileceğini vurgulayan Çağlar, “Tedavinin en az altı ay boyunca kullanılması ve yeni sivilce çıkışı tamamen durduktan en az 2 ay sonrasına kadar tedaviye devam edilmesi gerekmektedir. Yaz aylarında deri kuruluğunda artış olacağı için tedavi başlangıcında kış ayları tercih edilmektedir. Ancak yaz döneminde de düşük dozlarda tedaviye başlanılabilir” diye konuştu.

“Peelingler tedavide etkin”

Topikal tedavilerin yetersiz kaldığı ancak sistemik tedavilerin de yan etkileri nedeniyle uygulanamadığı hastalarda, peelingler ve maskelerin tercih edilebileceğini kaydeden Çağlar, peelingler derinin kontrollü olarak soyulmasını ve yeniden yapılanmasını sağlayan kimyasalların deriye uygulanması olduğunu söyledi. Çağlar, aknenin şiddetine göre tek başına ya da diğer tedavilere ek olarak başvurulması gerektiği konusunda da uyarıda bulundu.

Akne izlerini ortadan kaldırabilmek için önerilerde bulunan Çağlar şu ifadeleri kulladı:

“Oluşmuş akne izlerinde CO2 ve Er: YAG gibi ablatif lazerler, nonablatif lazerler, mikroiğneleme, radyofrekans sistemleri, kimyasal peelingler, dolgu maddeleri kullanılabilmektedir. İzlerin tipi, hastanın deri rengi, hastanın beklentileri, tedavi maliyeti, yan etki profili tedavi seçimini belirlemektedir. Akneli ciltlerde o cilt için uygun olan temizleyiciler ve su bazlı yağsız nemlendiriciler tercih edilmelidir. Sivilcelenmelere bağlı lekelenmeleri engellemek amacıyla güneş koruyucular kullanılmalıdır.”