Gezilerim sırsında YÖRÜKÇE adlı bir dergiye rastladım. Dergiyi Beşkaza Yaylaları Boğalar Yörük Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği çıkarmış. Bulduğum dergi 5. Sayı idi.

               Derginin ilk sayfasında derneğin başkanı Ali Boğa’nın bir yazısı var. Ali Boğa Muğla milletvekilliği de yapmış ve Yörük-Türkmen kültürüne gönül vermiş bir arkadaşımız.

               Dergide Akdeniz Üniversitesi Yörük Kültürü Uygulama ve Araştırma Merkezi (YÖRKAM) Müdürü Doç. Dr. Fatih Uslu arkadaşımızın “Keyfiye” ile ilgili bir araştırması var.  Halil Can Akgün adlı bir Yüksek Lisans öğrencisinin “Kaya Resimlerine Göre Türk Kültüründe Konar göçer Yaşam”, Prof. Dr. Ali DUYMAZ hocamızın “BAZLAMA” adlı bir yazısı var. Bozok Üniversitesi’nden Doç. DR. İbrahim Erdal arkadaşımızın Sarıkeçililer’le ilgili bir yazısı var. Sinan Kurt hocanın “Ağaç ve Ağla Eren Kavağı” adlı bir yazısı var. Bu yazıda hoca, Muğla’nın Köyceğiz ilçesi Ağla mahallesinde yapılan şenlikler çerçevesinde “Türlerde Ağaç Kültü” hakkında bilgi vermiş. Ayrıca Fahrettin Beşli tarafından yazılmış “Uygur Balaları” adlı bir yazı ile Faruk Sümer hocanın “Oğuzlar’da Boy Teşkilatı ve Boylar” adlı bir yazısı da yer almış.

               Dergideki yazılar Yörük Kültürü ile yakından ilgilenen kariyer sahibi kişiler. Bu yazılarda gönderme yapılan çalışmalar ciddi araştırma eserleri. Yani Yörük kültürü ile ilgili araştırmalar, üniversiteler düzeyinde yapılıyor.

               Dergideki yazıları tek tek belirtmemizin amacı, Yörükler ve Yörük Kültürü üzerine yetkin çalışmalar yapıldığını, güzel etkinlikler ortaya konduğunu göstermek. Ali Boğa yazısında Beşkaza Yaylaları Boğalar Yörük-Türkmen Kültür Şöleni’nin 21. sini düzenlediklerini söylüyor. Dergideki bir yazıdan Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde “Eren Günü Şenlikleri” adıyla yıllardır sürdürülen bir şenliğin var olduğunu da anlıyoruz.

               Antalya, Burdur, Mersin, Muğla, Adana ve Aydın illerimizde yoğun olmak üzere Yörüklerle ilgili dernekler kurulmakta, toplantılar ve şenlikler düzenlenmekte. Bu toplantılarda Yörüklerin kültürel yapıları üzeride konuşulmakta ve Yörük kültürünü gelecek kuşaklara taşımanın yolları üzerinde zihin çalışmaları yapılmakta. Ayrıca Kumlucamızda da olduğu gibi Yörük kültürünü tanıtmak ve geliştirmek için çalışmalar yapılmakta.

               Geçen yıl Nisan ayında sonuncusunu yaptığımız ve ülkenin en geniş çaplı etkinliği olduğunu bildiğimiz Yörük Göçü ile Tarım ve Seracılık Şenlikleri bu yıl Korona virüsü salgını yüzünden yapılamadı. İnşallah gelecek yıllarda daha gelişmiş şenlikler yapılır.

               Yörüklerin kültürel değerleri elimizden kayıp gidiyor. Bu değerleri kayda geçirmek Yörük Türkmen derneklerinin en önemli görevleri arasındadır.

               Yörükler ve Türkmenler bu ülkenin kurucuları, Türk milletinin de has üyeleridir. Ama çoban ve dağlı oldukları için ticaret ve sanatta en son sıradalar. Bu yüzden siyasiler tarafından ağızlarına bir parmak bal çalınmakta, çiftçiliğe ve çobanlığa devam etmektedirler. Halbuki ticaret ve sanatta, bürokraside de önemli noktalarda bulunmak için gerekli potansiyelleri vardır.     

               İşin bir başka boyutu da Yörüklerin geçmişi ile ilgili çalışmaların yapılması ama onlara geleceğe dönük bir vizyon çalışmasının yapılmamasıdır. Yukarıda verdiğimiz yazıların listesi de bizim görüşümüzü ispatlar niteliktedir.

               Gerek siyasilerden gerekse Yörük Türkmen Derneklerinden beklentimiz, Yörük ve Türkmenlerin çiftçilik ve çobanlıktan kurtarılıp büyük çiftliklerin, büyük işletmelerin sahibi ve ülke yönetiminde etkin duruma getirmenin yollarını sorgulamalarıdır. Yoksa memleketin bu geniş ailesi ülke içinde ticareti, sanayiyi ve sanatı öğrenmiş kişilerin kapısında ayak işlerini yapmaya devam edecekler.

               Bazı dostlarımızın, “Biz kendi işimizi yapıyoruz. Kimsenin de ayakçısı değiliz” dediklerini duyar gibi oluyorum. Keşke öyle olsa. Benim ayakçı olmamaktan kastım bir banka sahibi, yurt ya da dünya çapında bir(kaç) markanın sahibi, devletin ordusunda bir kuvvet komutanı, hükümette bir bakan… gibi yüksek kademelerdeki kişilerdir. Büyük otel markaları, üniversitelerde kariyer yapmış dizi dizi bilim adamları…

               Dışişleri bakanımızı, Yörükoğlu Süt işletmelerini gösterip de beni eleştirmeyin sakın. Çünkü ben tek tük olanlardan değil ülke çapındaki nüfus ile orantılı bir ölçekten söz ediyorum.

               Sözün özü, Yörük ve Türkmenlere yeni vizyonlar çizmenin zamanı gelmiştir. Biz de onu denedik.

               Aksi halde daha uzun süre, biz Yörük ya da Türkmen olmakla öğünürüz, ama parsayı hep başkaları toplar.

               SOMSÖZ: SOMSÖZE GEREK VAR MI?