Antalya denince akla ilk olarak masmavi deniz, altın sarısı plajlar ve yılın büyük kısmında parlayan güneş gelir. Ancak bu göz alıcı kıyı manzaralarının arkasında, Antalya'nın iç kesimlerinde keşfedilmeyi bekleyen bir başka doğa dünyası daha bulunuyor. Şehir merkezinden uzaklaştıkça, doğanın dinginliğine ve eşsiz manzaralara ev sahipliği yapan saklı güzellikler gün yüzüne çıkıyor.
Yaylalar, Şelaleler ve Doğa Yürüyüşleri
Toros Dağları'nın eteklerine kurulu yaylalar, sıcak yaz aylarında serinliği ve temiz havasıyla yerli halkın yanı sıra turistlerin de uğrak noktası haline gelmeye başladı. Özellikle Gömbe, Söbüçimen ve Alanya’daki yüksek rakımlı bölgeler, doğaseverler için yeni kamp ve yürüyüş rotaları sunuyor.
Bunların yanında, kentin farklı ilçelerine yayılmış olan Uçansu Şelalesi (Gündoğmuş), Kurşunlu ve Düden Şelaleleri (Merkez), Manavgat Şelalesi gibi doğal su kaynakları da hem görsel bir şölen hem de serin bir mola sunuyor.
Ekoturizmde Yeni Rotalar
Antalya Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği bazı projelerle birlikte, bu bölgeler artık yalnızca doğaseverlerin değil, alternatif turizm arayışındaki gezginlerin de radarına girmiş durumda. Yayla turizmi, trekking, kuş gözlemciliği ve doğa fotoğrafçılığı gibi aktivitelerle bu alanlar yeni bir cazibe merkezi haline geliyor.
"Antalya Sadece Deniz Değil"
Konuyla ilgili açıklama yapan Antalya Turizm Tanıtma Derneği Başkanı Halil Yüce, “Antalya denince akla sadece sahil turizmi geliyor. Oysa doğamız, dağlarımız ve köylerimiz en az plajlarımız kadar değerli. Bu zenginliği daha çok kişiye tanıtmak istiyoruz,” ifadelerini kullandı.
Alternatif Tatil Arayanlara Çağrı
Pandemi sonrası bireysel tatil eğiliminin arttığı, kalabalıktan uzak doğa ile iç içe yerlerin tercih edildiği günümüzde, Antalya’nın saklı doğa harikaları güvenli ve huzurlu bir alternatif olarak öne çıkıyor. Özellikle kalabalıktan uzak, sürdürülebilir turizm anlayışıyla hareket etmek isteyen gezginler için Antalya’nın iç bölgeleri keşfedilmeyi bekliyor.