ATIKLAR

Abone Ol

Hepimiz görüyoruz: Çevre Bakanlığı AVM’lerin önüne büyük konteynerler koyduğu gibi çok atık üreten resmi dairelerin içinde de belli yerlere ayrıştırılmış çöp kutuları koydu. Okullara, bankalara, AVM’lere, Hükümet konağı ve adliye sarayındaki belli yerlere… Petrol, fideci gibi kuruluşlar da var.

Bu çöp kutuları genelde dört tane: Evsel atık, cam, plastik, pil. Amaç en azından bu kurumlara girenler çıkanlar ellerindeki çöpleri ayrı ayrı kutulara koysunlar. Hiç olmazsa buradan iyi bir başlangıç yapmak.

Konteynerleri bazen çöp toplayanlar, bazen de belediyenin atıkları toplamak üzere anlaştığı geri dönüşüm firması boşaltıyor. İyi de oluyor. Çöpler fazla aktarılmadan, karışıp kirlenmeden, ıslanıp niteliği bozulmadan geri dönüşüme doğru yola çıkıyor.

Ya öteki çöp kutuları? Onların gerektiği gibi kullanıldığından, oraya atılan çöplerin ayrıştırıldığından pek emin değilim. Hâlbuki biz çöp ayrıştırma ile ilgili zihin jimnastiklerine başlayalı en az 15 yıl oldu. İnsan ömrünün beşte biri. Bu dönemde çocuklar genç, gençler olgun haline geldi. Olgunlar, orta yaşa, orta yaşlılar ileri yaşlara merdiven dayadı. Ama biz az gittik uz gittik, bir arpa boyu bile yol gidemedik.

Gidemedik, çünkü o çöp kutularının içinde sadece üzerinde yazılı olanlar değil ne arasanız var.

Oysa bugünkü kuşakların içinde ortaokulda “Çevre Sağlığı” dersi okumuş olanlar da var.

Ama ne hikmetse çevre işinden sınıfta kaldık. Bir söz vardır “Bir adım ileri, iki adım geri” diye. Biz gün geçtikçe geri geri gidiyoruz. Hükümet poşet yasası diye bir yasa çıkardı. Ben bu yasanın en azından okumuş tayfasında bir zihniyet değişikliği yapmasını bekliyordum. Ama maalesef o yasa da bir sadra şifa olmadı. Pazar yerlerinde gene herkes elimize bir poşet tutuşturuyor.

Çevre mühendisi arkadaş “taşradaki pazarcıların çok da önemli olmadığını, asıl yoğun alışverişlerin AVM’lerde olduğunu, bu yüzden AVM’leri disiplin altına alan poşet yasasının hedefine ulaştığını” söyledi. Ayrıca çevre sorununun eğitim değil kültür sorunu olduğunu dile getirdi. Bir deneme yapmak için Hasırlı kahvenin yanına iki ayrı çöp konteyneri koyduklarını, öğretmen kardeşimizin çöpünü kabaca da olsa ayrıştırmadan getirip konteynere attığını ifade etti.

Hem ülkemizde hem de çevre sorunu daha epeyce konuşulacak. Konuşulmalı da. Çünkü sorun göründüğünden çok büyük. Dere yataklarımız, yol kenarlarımız, denizlerimiz, ormanlarımız büyük bir hızla kirleniyor. Herkes çözüm önerilerini yüksek sesle dillendirmeli. Bu çözüm önerilerinin içine kendimizi de koymalıyız. Değilse “Belediye şöyle yapsın! Hükümet böyle yapsın! Çevre Bakanlığı cezayı patlatsın!” gibi işi başkalarının üzerine atan çözüm önerileri derde deva değil. Çünkü sizin b.kun içinde yaşamanızdan, b.k kokusu solumanızdan ne devletin haberi var, ne de belediyenin.

SOMSÖZ: DİLE GELEN, ELE GELİR.

77

{ "vars": { "account": "G-D88DGY52YP" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }