BİR BÜYÜK İNSAN: NEVZAT ATLIĞ
Türk Müziğine büyük emekler vermiş bir büyük kişi olan Prof. Dr. Nevzat Atlığ Bodrum’da hayatını kaybetti. 1925 yılında Sarayköy’de doğmuş olan Nevzat Hoca 98 yaşındaydı.
TRT’nin Müzik kanalı onunla ilgili “Türk Müziğinin Koca Çınarı Nevzat Atlığ” adlı bir program hazırlamış. Programı ilgiyle izledim.
Klasik Türk Müziği’nin radyoda çalınması yasak olduğu gibi bunu öğreten resmi kurumların da bulunmadığı bir dönemde yetişiyor Nevzat Hoca. Türk müziğine gönül veriyor ve kendi tıp doktoru olmasına rağmen 98 yıllık ömrünün büyük kısmını bu sanata hizmet ederek geçiriyor.
Ülkelerin yüz akı kişiler vardır. Bu kişilerin çoğu siyasetçi değil bilim ve sanat adamıdır. Siyasetçiler onlara yardımcı oldukları, onların önünü açtıkları ölçüde itibar kazanırlar.
Bu hususu sadece ülke çapında düşünmek de doğru değildir. Bir köyde, ilçede, kentte bilim ve sanatla yakından ilgilenen, bu sayede insanların gönlünde taht kuran insanlar vardır. O yörenin insanları ve siyasetçileri de bunlara destek oldukları ölçüde itibar elde ederler.
Tabii ki ülke çapındaki bilim ve sanat adamlarını tanımak, tanıtmak, onlara destek olmak sizi yükseltir. Ama kendi yaşadığınız yerde işini iyi bilen, iyi yapan ve toplum yararına fisebilillah (karşılık beklemeden) çalışan kişilerin de yanında durmak lazımdır. Rahmetli Bayram Çiftçi, Ahmet Avcıoğlu, Durali Yazıcı, Mustafa Acarbulut, Çetin Kaur, Ramazan Abacı gibi kişiler ile hâlâ yaşayan ve hayır ilerini sürdüren Sedat Avcıoğlu, Murat H. Günay gibi hayırseverlerimiz bu konuda kentimizin yüz akı kişilerdir. Bayram Çiftçi amcamız göstermiştir ki bu dünyada güzel şeyler yapmak ve hayırla yad edilmek için zengin olmaya gerek yoktur.
Gerek Kumluca’da gerekse Finike’de müziğe ilgi duyanları organize eden, onları bir araya getirip konserler veren bir arkadaşımız var: İbrahim Bilgenoğlu. Bu abimiz besteler de yapıyor. Bir ipek böceği gibi kozasını örüyor. Turgut Eken Abi’nin oğlu Müzik öğretmeni Barış Eken kardeşimiz de besteler yapıyor. Bu tür kişiler çoğaldıkça kentin itibarı yükselecektir. Çoğalması da bize bağlı.
Siyasetçilerimiz ürettiğimiz sebzelerle, kazandığımız paralarla övünmeye pek meraklı. Halkımız da. Ama vatandaş sebzeyi de meyveyi de nereden olsa alıyor. Dışarıda gezerken “Kumluca’da yaşıyorum” dediğim zaman adam yüzüme bel bel bakıyor da “Orhan Okulu’nun memleketinde…” dediğim zaman elimi bir daha sıkıyor. Yani ne bizim ürettiğimiz tonlarca sebze meyve, ne de kazandığımız milyar lira bir Orhan Okulu etmiyor.
Her şey siyasete endeksli. Sanıyoruz ki ülkeyi sadece Cumhurbaşkanı, bakan ya da genel kurmay başkanı kurtarabilir. Bir kenti de belediye başkanı veya kaymakam. Yok öyle. Bu güzel memlekete hizmet etmek için dürüstlük ve iyi niyet yeterlidir. Atalar “Varını veren utanmaz” demişler. Elimizde olan şeyleri paylaşabiliyorsak kendimiz için de kentimiz için de en büyük hizmeti yapmış oluruz.
Sözü kentimizdeki Sivil Toplum Kuruluşları’na getirmek istiyorum. İlçemizde bulunan sivil toplum kuruluşları pek kavruk. İddia ettikleri alanda çalışma yapmak yerine ıbık gıbık işlerle uğraşıyorlar. Çoğunun bütçesi delik deşik. İşlerini eksik yaptıkları için de muhatapları tarafından ciddiye alınmıyorlar. Dahası var: Vatandaş her şeyi devletten bekliyor. Kendi sorununu çözmesi için siyasetçilerin ardında at sineği gibi dolaşıyor. Halbuki STK’lar toplumda Kaymakamlık ve Belediyeden sonra en yetkin yönetim birimidir. İlçemizde ne basının, ne STK’ların, ne odaların ve derneklerin, ne sendikaların ağırlığı vardır. Siyasetçiler de gittikleri yerlerde ayağa kalkılır, çay ikram edilir, söyledikleri not alınır, o kadar.
Bir kentte ister siyasetçi, ister basın, ister STK, halkın desteğiyle iş yapar. Halk desteklemezse tüm istekleri sigara paketine yazılır ve çöpe atılır.
Bu vesile ile başta Dr. Nevzat Atlığ olmak üzere kentimizin bugünkü durumunda tuz biber kabilinden de olsa emeği geçen tüm vefat edenlere rahmet, yaşayanlara da uzun ve sağlıklı ömürler diliyorum.
Biliyoruz ki önümüzde böyle örnekler oldukça umut hep olacaktır.
SOMSÖZ: YANILIYOR MUYUM?