O tartışmada da herkes Muharrem Yellice’nin karşısındaydı. Yani askerler kötü yapmıştı, Ülkücüler devleti ve milleti savunmalarına rağmen askeri yönetim onları da hırpalamıştı. Muharrem Hoca, “Bahçelievler’de 6 kişiyi kim öldürdü, askerler mi öldürttü?”diye soruyor, ama cevap alamıyordu. Hoca, “İdam edilenler ülkücü veya solcu oldukları için değil, adam öldürdükleri için asıldılar” diyor ama karşıdakileri ikna edemiyordu.
O dönemleri ben de yaşadım. Yaşadıklarımızı ve düşündüklerimizi dosdoğru anlatmazsak tarih bizden hesap sorar. Bugünkü hükümetin yaptığını sağcısıyla solcusuyla dünkü hükümetler de yapıyordu. Sorun dün yapılanlara yanlış yapılıyor demeyip hâlâ suçu başkasına yıkmak isteyenlerde. Sorun, o günleri yaşayıp da 40 (kırk) yıl sonra bile “Biz nerede yanlış yaptık?” demeyip “Onlar yanlış yaptı” diye ısrar etmekte. 1980 öncesinde enflasyon ve terör azmıştı. Bunun nedeni Demirel’in köyden kente göç eden herkesi KİT’lere yerleştirmesiydi. Yeter ki Demirel’e oy versinler, devletin her kademesine yerleştirilirlerdi. Bu yüzden bakanlıklarda ve KİT’lerde beş kişinin yapacağı işte 15 kişi istihdam ediliyordu.
Demirel böyle de Ecevit böyle değil miydi? Ecevit 1980 öncesinde bir kez iktidara geldi. Güneş motel hükümeti denen o hükümet de Demirel’in Milliyetçi Cephe hükümetleri zamanında yaptıklarını aynen yaptı. Milliyetçi Cephe hükümetleri zamanında büyük kentler ve yerel yönetimlerin çoğu CHP’deydi. Demirel’in devlet dairelerinde ve KİT’lerde yaptığını CHP’li belediyeler kendilerine bağlı kuruluşlarda yapıyorlardı.
Devlet bütçesi sürekli açık veriyor, hükümet para basmak zorunda kalıyordu. Enflasyonun nedeni buydu. Terörün nedeni de ihtiyaç fazlası personel iş yapmıyor, sağcıların hakim olduğu yerde solcu, solcuların hakim olduğu yerlerde sağcı kolluyordu. Taciz edecek de patronun gözüne girecek.
O sıralarda örgütlerin haber ağı emniyetin ve askerin muhabere ağından daha hızlı işliyordu. Mersin’in uç bir köyünden birinin Trabzon’un uç bir yerine ataması yapılsa o kişi atandığı yere varmadan hakkındaki bütün bilgiler varıyordu. İcabında otogar tutuluyor, otobüsten inmeden geri dönmek zorunda kalıyordu. Devlet acizdi. Emniyet görevlileri de partilere çalışıyordu. Karakola düşen kişi bizden biriyse bir tutanak tutulup salıveriliyor, bizden değilse yok eşek sudan gelinceye kadar ıslatılıyordu. Polisin 40 gün gözaltında tutma yetkisi vardı. Beğenmediği kişiyi öteki mahalledeki karakola gönderiyor bir 40 gün de o tutabiliyordu. Yani kanunsuzluk diz boyu idi.
Ben 11 Eylül’ün bütün suçlarını o dönemin siyasilerine yüklüyorum. Bugün putlaştırdığımız o insanlar sözlerini dinleyecek olan gençlere “Bu ülkenin askeri var, polisi var. Dersinize çalışın! Okulu bitirin, işinizi kurun! Eliniz ekmek tutsun!” demedi. Ne dedi? “Bu ülkenin düşmanı onlardır. Onları öldürürsek, yıldırırsak, okullardan kovalarsak yurdumuzu sevmiş oluruz. Onlar dinimizi, milletimizi sevmiyor. Onlar emekçinin halinden anlamıyor. Onlar özgür düşünceye düşman! Faşistler! Gomonistler!.. Faşistlere ölüm! Gomonistlere ölüm!...”
Biz günahsızız. Çünkü köyden gelmişiz. Dostu düşmanı bilmeyiz. Bir de delikanlıyız. Kanımız kaynıyor, çatacak düşman arıyoruz. Bir aferine yapmayacağımız yanlış yok. Babamızın, mahalle büyüklerinin “Yapma oğlum! Etme yavrum!” sözlerine bakmıyor, Ankara’daki siyasetçinin söz ile mahalle komşumuza kurşun sıkıyoruz. Vatan! Millet! Sakarya!... Dişinden tırnağından, öteki kardeşlerimizin haklarından kısıp bize para gönderen anababamızın sözlerine kulak tıkıyor, devlet kesesinden bize peşkeş çekenleri alkışlıyoruz.
Bugünkü hükümeti destekleyenler bizim komşularımız, çocuklarımız, torunlarımız, öğrencilerimiz... Bugünkü hükümeti kayıtsız koşulsuz destekleyenler de ülküdaşlarımız. Biz fikir namusuna sahip olsaydık ne Türkeş ne de Bahçeli hükümetlerin yanlışları karşısında eğilip bükülürdü. Bugün ülkücü camia aynı omurgasız duruşu sergiliyor. Bizim ahımız gitmiş vahımız kalmış. Doğru bildiklerimizi ne zaman söyleyeceğiz? Böyle giderse AKP ülkücü camiayı elbette kerizler. Çünkü kırk yıldır ANAP kerizledi, DYP kerizledi, MHP kerizledi, DSP kerizledi.
Birkaç da anımı anlatacaktım ama yazı uzadı.
SOMSÖZ: TARİH, SÖZLERİMİZİN DARASINI FİRESİNİ DÜŞECEKTİR.