"Birlikten kuvvet doğar." Bu atasözü, yüzyıllardır kolektif hareketin gücünü, ortak bir amaç uğruna birleşmenin getireceği başarıyı anlatan kadim bir bilgeliktir. Toplumsal sorunların çözümünden büyük projelerin üstesinden gelmeye kadar, birliğin getirdiği sinerji her zaman tek tek çabaların toplamından daha büyük bir etki yaratır. Peki, bu kural her zaman ve her koşulda geçerli midir? Birlik, her zaman beklenen kuvveti mi doğurur, yoksa bazen beklenmedik bir "ceza" ile mi sonuçlanır?
Adrasan'da tekne işletmecilerinin yaşadığı dramatik olay, bu sorunun cevabını somut bir şekilde önümüze seriyor. Liman ve düzen talebiyle bir araya gelip, seslerini duyurmak için toplu bir protesto eylemi gerçekleştirdiler. Görünürde her şey, birlikten kuvvet doğuracak bir senaryoya işaret ediyordu. Ortak dert, ortak talep ve toplu bir duruş. Ancak sonuç, kolektif başarının yerine birlikte ama ayrı ayrı gelen cezalar oldu.
Birlik Neden Bazen Ters Teper?
Adrasan örneği, bir eylemin sonuçlarını belirleyen tek unsurun "birlik" olmadığını gösteriyor. Birliktelik, bir başlangıç noktası, güçlü bir potansiyeldir. Ancak bu potansiyelin istenen sonuca ulaşabilmesi için bazı kritik unsurların da eş zamanlı olarak sağlanması gerekir:
1. Hukuki Zemin ve Yöntem Sorunu
Hakkı aramak ne kadar meşru olsa da, seçilen eylem yöntemi hukuki sınırların dışına çıktığında, birlik olmanın sağladığı güç, hukukun yaptırım gücü karşısında etkisiz kalabilir. Tekne işletmecilerinin eylemi, belki de yasal süreçlere uygun olmayan bir protesto biçimi olarak yorumlanmış ve bu nedenle ceza kaçınılmaz hale gelmiştir. Birlik, yasalara karşı bir kalkan değil, yasal sınırlar içinde gücü maksimize eden bir araç olmalıdır.
2. İletişim Stratejisinin Eksikliği
Toplu bir eylem, sadece bir isyan ya da itiraz sesi değildir; aynı zamanda bir iletişim stratejisidir. Taleplerin muhataplarına net, anlaşılır ve yapıcı bir dille iletilmesi, kamuoyu desteğinin sağlanması ve olası çözüm yollarının önceden belirlenmesi gerekir. Eğer eylem, yalnızca tepki göstermekten ibaret kalırsa, çözüm masası yerine ceza defterine yansıma ihtimali yükselir.
3. Bireysel Sorumluluktan Kaçış İllüzyonu
"Birlik" bazen bireylerde bir dokunulmazlık illüzyonu yaratabilir. Herkesin yaptığı bir şeyin sorumluluğunun dağılacağı ve cezanın gelmeyeceği yanılgısı doğabilir. Ancak hukuk sistemi, eyleme katılan her bir bireyi ayrı ayrı sorumlu tutabilir. Adrasan'daki tekne işletmecilerinin "birlikte ama ayrı ayrı" ceza yemesi, bu yanılgının acı bir sonucudur. Kolektif hareket, bireysel sorumluluğu ortadan kaldırmaz, tam tersine her bir üyenin eylemin meşruiyetine ve sonuçlarına karşı sorumluluğunu pekiştirir.
Sonuç: Kuvvetin Tanımı ve Yolu
Adrasan örneği, "Birlikten kuvvet doğar" sözünü yalanlamaz, ancak bu kuvvetin hangi şartlarda ve nasıl doğacağını netleştirir. Birlik, nicel bir güçtür; ancak bu gücün, amacına ulaşması için nitelikli bir eyleme dönüşmesi gerekir.
Doğan kuvvet, salt bir karşı koyuş gücü değil, değiştirme ve dönüştürme gücü olmalıdır. Bu da;
* Yasal Zemin: Hukukun ve yasal protesto yöntemlerinin içinde kalmayı,
* Stratejik Akıl: Talepleri güçlü bir iletişim ve müzakere stratejisiyle desteklemeyi,
* Müşterek Sorumluluk: Her bir üyenin eylemin sonuçlarına karşı bilinçli ve sorumlu davranmasını gerektirir.
Adrasan'daki işletmecilerin durumu, tüm toplumsal ve ticari gruplara şu dersi veriyor: Birleşmek kolaydır, asıl zor olan birleşilen gücü doğru zamanda, doğru yerde ve doğru yöntemle kullanmaktır. Aksi takdirde, kuvvet doğurmak isterken, istenmeyen bir sonuçla yüzleşmek kaçınılmaz olur. Birlikten kuvvet doğar, evet, ancak bu kuvvetin yolu akıl, yasal meşruiyet ve doğru stratejiden geçer.
Sizce bu tür eylemlerde başarıyı getiren temel faktör sadece birlik midir, yoksa uygulanan strateji mi?