Bence bugün öğretmenliği ve öğretmenlerin sorunlarını tartışma, konuşma günü.

Ama biz bugüne kadar meslek sorunlarını konuşmak yerine gevezelik ettik. Hazır şablon düşünceleri geveleyip durduk. Sandık ki öğretmenin davası hökümatın davasıdır. Sandık ki öğretmenin davası sadece geçim davasıdır ve maaş yükselince öğretmen de yükselir. Hasbelkader eğitim fakültesini seçip öğretmen çıkan herkesi öğretmen olacak sanıyoruz.

Elbette öğretmenin geçim sorunu önemlidir. Ama asıl sorun beyin ve yürek, yani donanım sorunudur. Bunu yapmak da çok zor birşey değildir. Masraflı da değildir. Yeter ki öğretmenleri yılda 150 gün değil de 250 gün çalıştırabilme konusunda azıcık kararlı davranılsın. Okul yöneticiliği bizden kişilere değil, profesyonel kişilere verilsin. Mülakat sırasında bizden olup olmadığı değil, yeni şeyler öğrenmek, vizyon sahibi olmak, bunları paylaşmak konusundaki güdülenmesi (motivasyonu) olup olmadığı araştırılsın.

Dünyanın her gün değiştiği bir çağda öğretmen yeni şeyler keşfetme konusunda istekli değilse artık mesleği bıraksın ve en değerli sermayemiz olan çocuklarımızı harcamaktan vaz geçsin. Bizim ziyan edilecek bir tek ferdimizin bile olmadığını hem devlet, hem millet, hem de öğretmenler bilsin.

Bütün bunları neden yazıyorum? 1983 yılından beri Eğitimin içindeyim. 25 yıl fiilen görev yaptım. Bugün Türkçenin içinde bulunduğu çıkmazın müsebbibi benim. Bugün bazı ekabir Harf inkılabını tartışıyorsa müsebbibi benim. Okul kütüphaneleri boşsa, ilçe halk kütüphaneleri sinek avlıyorsa, çocuklar ders kitabını bile okumaktan kaçınıyorsa, sebebi biz öğretmenleriz. Mecliste -ki yücedir- vekiller tartışmıyor kavga ediyorsa, itiraz edemiyor biat ediyorsa, çözüm değil sorun üretiyorsa bunların müsebbibi biz, biz öğretmenleriz.

Ülke geri kalmışsa sebebi biziz, ileri ülkeler seviyesine de bizlerin sayesinde çıkabilir ancak.

ÖĞRETMENLER!

LAF YAPMAYIN, İŞ YAPIN! ÇENENİZİ DEĞİL, KAFANIZI ÇALIŞTIRIN! SİZİN SORUNLARINIZI ANCAK SİZ ÇÖZEBİLİRSİNİZ.. BÜTÜN YOLLAR SİZE ÇIKMAKTA, BÜTÜN PARMAKLAR SİZİ GÖSTERMEKTEDİR.