Ülkemizde yaşanan cinsel sorunlara göz attığımızda , cinsel sorunlar çok önemli yer tutmaktadır. CETAD ( Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği) araştırması sonuçlarına göre Türk toplumu cinsel sorunların en önemli kaynağı olarak %62 ile “eğitimsizlik ve bilgisizliği “göstermektedir.
“Toplumun cinselliğe yaklaşımı”, “önyargılar/tabular”, ”gelenek ve görenekler” %40 toplumun yaşadığı cinsel sorunların en önemli 2. kaynağı
            “Psikolojik nedenler ve stres” 3. neden olarak görülmektedir.
Cinsel işlev bozukluğu sorunu ile cinsel terapiste başvuran birey ya da  çiftlerin psikoterapi süreçlerinde cinsel bilgilendirme ve cinsel mitlerin hedef alınması tedavi başarısında önemli olmaktadır.
          MİT veya sözlük karşılığı olarak efsane, ağızdan ağza, kulaktan kulağa dolaşarak yayılan, çoğu zaman kaynağı gerçek olmayan olağanüstü özellikler içeren bir kavramı aklımıza getirir. 
CİNSEL MİTLER denildiğinde de kastedilen, kişilerin cinsel konularda doğru olduğunu düşündükleri, çoğu zaman abartılı, yanlış, bilimsel değeri bulunmayan inanışlardır. 
Toplumda yerleşik mitler, sosyalizasyon sürecinde cinsel rollerimizin ortaya çıkışını etkilerler. Kız ve erkek çocukların, doğduğu günden itibaren ayrı şemalar içinde cinsel rollerine göre yetiştirilmeleri kadın ve erkeklerin yaşayış, kavrayış biçimlerini, yönelimlerini, beklentilerini ve yaşamlarının her boyutunda ayrılıkları arttırıcı olmaktadır. 
Büyüme sürecinde  içinde büyüdükleri kültüre göre bir kadının ve bir erkeğin ne yapıp ne yapmaması gerektiğini öğreniyorlar. Ancak, bu süreçte cinsellikle ilgili öğrenilenlerin ve benimsenenlerin çoğu abartılı, yanlı ve yanlış. Günlük yaşamda fıkralara, günlük basına ve pornografik yayınlara yansıyan bu yanlış  cinsel inanışların (mitler) çoğu kadını küçümseyen, değersizleştiren bir yan içeriyor. 
İnsanlara özgü olaylarda doğru yolun olmadığını ve dışarıda belirlenen hiçbir kuralın bizi mutlu edemeyeceğini unuturuz. Kendimizi unuturuz, nasıl hissettiğimizi, kendi cinselliğimizi ve bunu en iyi şekilde nasıl ortaya dökeceğimizi unuturuz. Gerçeği kendi beklentilerimize uydurmaya çalışırken, kendimizle ve partnerimizle olan bağlantımızı kaybeder ve kendimizden hoş bir deneyimi çalmış oluruz. 
Seksi daha iyi yaşama konusundaki kararlılığımız yüzünden, seksin yalnızca hayatın küçük bir parçası olduğunu unuturuz. Seksin üzerinde fazla dururuz ve ilişki kurmanın diğer yollarına yeterince zaman ve çaba ayırmayız; böylelikle bize daha doyurucu gelebilecek ilişki kurmanın yollarını kendimizden esirgemiş oluruz.
          Bu inanışlara göre, cinsel yaşam ve cinsel haz adeta sadece erkekler için. Kadınlar ise cinsel yaşamın tüketim malı konumunda.Ancak, bu durum sadece kadınlara zarar vermiyor. Erkeği her zaman, her yerde, herkesle seks yapmakla görevlendiren, duygularını ortaya koymayan bir “seks makinesi” olarak konumlayan bu inanışlar sonuçta, erkeklerin de cinsel yaşamı olumsuz etkiliyor, cinsel işlev bozukluklarına yol açıyor.  İşte belli başlı cinsel mitler:
KADIN-ERKEK ROLLERİ İLE İLGİLİ EN YAYGIN YANLIŞ CİNSEL İNANIŞLAR;
Erkekler duygularını belli etmemelidir.
Cinsellikte başarıya ulaşmak son derece önemlidir.
Cinsel ilişki isteğini erkek belirtmelidir.
Erkekler cinsel ilişkiyi her zaman ister ve buna her zaman hazırdır.
Tüm fiziksel yakınlaşmalar sevişmeyle sonuçlanmalıdır.
Cinsel ilişki arzusunu belli eden kadın hafif birisidir.
CİNSEL İSTEK İLE İLGİLİ EN YAYGIN YANLIŞ CİNSEL İNANIŞLAR;
Erkekler her zaman cinsel istek duyarlar.
Yaşlanma cinsel isteği tamamen ortadan kaldırır.
Menopoz cinsel isteği ortadan kaldırır.
Kadınların cinsel isteği azdır.
CİNSEL İLİŞKİ SIRASINDAKİ DAVRANIŞLARLA İLGİLİ EN YAYGIN CİNSEL İNANIŞLAR;
Sevişmek cinsel birleşme demektir.
Sevişmek cinsel organda sertleşmeyi gerektirir.
İyi bir sevişme cinsel heyecanın sürekli tırmanması ve orgazmla sonuçlanması demektir.
Cinsel ilişkiyi erkek başlatmalı ve sürdürmelidir.Uyarılmış erkek boşalmazsa zararlı olur.
Dikkat başka yere çekilirse erken boşalma önlenebilir.
İlk boşalmadan sonraki boşalmalarda erken boşalma sorunu olmaz.
Sevişme her zaman doğal ve kendiliğinden olmalıdır; sevişmek hakkında konuşmak, düşünmek veya hayal kurmak onu bozar.
Sevişmeyi başlatan kadın ahlaksızdır.
Her erkek her kadına nasıl zevk vereceğini bilmelidir.
Sevişme ancak her iki tarafın birlikte orgazm olmasıyla güzeldir.
Eşler birbirlerini sevdikleri takdirde sevişmekten nasıl zevk alabileceklerini de
bilirler.
Cinsel ilişki içinde olan eşler içgüdüsel olarak diğer eşin ne düşündüğünü ve istediğini bilirler.
Cinsel ilişki sırasında mastürbasyon yanlıştır.
Erkek cinsel organında sertleşmenin kaybı eşini çekici bulmadığı anlamına
gelir.
Erkek ya da kadın sevişmeye hayır diyemez.
Sevişmede neyin normal olduğuna ilişkin belirli ve kesin kurallar vardır.
Olgun kadın birleşmeyle orgazm olmalıdır.
CİNSEL İŞLEVLER İLE İLGİLİ EN YAYGIN YANLIŞ CİNSEL İNANIŞLAR;
Güçlü erkekler üst üste birkaç kez sevişebilirler.
Bir erkek ne kadar sık ve üst üste sevişebiliyorsa o kadar güçlüdür.
Bir kez cinsel sorun yaşanırsa bu tekrarlayacak demektir.
CİNSEL ANATOMİ İLE İLGİLİ EN YAYGIN YANLIŞ CİNSEL İNANIŞLAR;
Erkek cinsel organının büyüklüğü oranında zevk verir.
Penisin vajinaya girişi zordur.
lk cinsel ilişki kadın için çok ızdırap vericidir. Kadın için tehlikeli olabilir.
İlk cinsel ilişkide kan gelmezse kadın bakire değildir.
İlk cinsel ilişkide “başarısız” olan erkek, erkek değildir.
Sürtünme ile kızlık zarı bozulabilir.
Evlenmeden önce kızlık zarının bozulmaması için çok tedbirli olunmalıdır.
HAMİLE KALMA İLE İLGİLİ EN YAYGIN YANLIŞ CİNSEL İNANIŞLAR;
Öpüşme, dokunma gibi yakınlaşmalarla hamile kalınabilir.
Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
Psikiyatrist &  Psikoterapist
www.antalyaterapipsikiyatri.com
www.antalyacinselterapi.com 
Şirinyalı Mh. İsmet Gökşen Cad.
1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5 
Tel: 0 242 316 98 99