Raporun değerlendirmesinde, ABD’nin stratejik önceliklerinin net olmadığı ve Çin ile rekabet ve yakın çevresindeki güvenliği güçlendirme amacına odaklandığı ifade edildi.
Ayrıca, ABD’nin ekonomik gücünü yüksek gümrük vergisi tehdidi gibi araçlarla kullanmasının yanı sıra, gerektiğinde askeri güç uygulamaktan çekinmeyeceği gibi sinyaller verdiği belirtildi.
Danimarka istihbaratı, bu nedenle ABD’yi yalnızca geleneksel bir müttefik olarak görmenin ötesine geçerek, ülkenin güvenlik çıkarlarına yönelik potansiyel bir risk oluşturabileceği değerlendirmesinde bulundu.
Raporda ayrıca, bu değişen tehdit algısının Rusya’nın NATO üzerindeki hibrit güvenlik baskılarını artırabileceği ihtimaline de işaret edildi.
Analistler, bu yeni sınıflandırmanın transatlantik ilişkilerde hassas dengeleri daha da zorlayabileceğini ve özellikle Kuzey Atlantik ve Arktik bölgesindeki stratejik işbirliği alanlarında daha derin tartışmalara yol açacağını dile getiriyor.




