DİNLEMEK, DİNLEMEK, DİNLEMEK...

Abone Ol

Birçok kişinin dinlemek yerine konuşmayı seçtiğini fark ettiniz mi? Ailede mi yoksa okulda mı verilir bu eğitim bilemiyorum, ama eğitimin temeli olan dinleme eğitiminden toplumca sınıfta kalıyoruz. Hele şu cep telefonları ve bilgisayarlar çıkalı, milletçe dinlemekten mahrumuz.

Dinlemek, can kulağıyla dinlemek... Eskiler, “Göz ikidir, kulak iki... Ağız bir: Çok görüp çok dinleyip, az konuşmak gerekir...” derler.

Okumayı eskiden beri severim. Ama okumak dinlemekle desteklenmezse kişisel birikim canlılığını yitirir, kemikleşir. Dünyada okumaya değer ne kadar kitap varsa dinlemeye değer o kadar insan vardır. Herkes can kulağıyla dinlenmek ister. Çünkü dinlemek, “Sen benim için değerlisin. Ben ne kadar çok şey bilirsem bileyim, senin bilgilerin de benim için önemlidir” demektir. Okumak insanı yer ve zaman olarak uzaktaki insanların duygu ve düşünceleriyle tanıştırır. Ama biz ses uzaklığındaki kişilerle birlikte yaşarız. Eşimizi dostumuzu, çoluk çocuğumuzu adam gibi dinleyip onlarla iletişim kuramazsak bizim bilgilerimizin hiçbir değeri kalmaz.

Dinlemek aynı zamanda öğrenmek için de gereklidir. Senin yaşadığın yerdeki olaylardan, kişilerin ruhsal durumundan haberin yoksa cihan alimi olsan kaç para? Bunlar da insanların ses tonundan, jest ve mimiklerinden, beden dilinden öğrenilebilir.

Söyleşim ille de bilgi alışverişi için yapılmaz. Bir insan sesi duymak, bir şeyler bölüşmek, birini görmek insani ihtiyaçtır. “Biz oyuncaklarımızla mutluyuz. Başkasına ihtiyacımız yok” derseniz, onların da vakti geçecektir. Cenazemizi insanlar kaldıracaktır.

Bildiğiniz bir şey varsa onu da karşınızdakine adam gibi dinleyerek aktarabilirsiniz. Siz onu dinlemiyorsanız o sizi neden dinlesin?

Yeni bir psikoloji söyleminde, “Çocukla iletişim kurabilmek için onu göz hizasına getirip öyle konuşmalısınız. Aksi halde çocuk sizi -haklı olarak- dinlemez” diyor.

Bir halk söyleminde “Herkesi Hızır bilmek lazım” der. Kaldı ki bilginin ve duygunun derinliği, saygının kimden geleceği hiç belli olmaz. Profesördür, tıntın çıkar. Gençtir, taşralıdır, kördür... Ama cevherdir. Siz her şeyi bilseniz bile o güne kadar fark etmediğiniz bir güzellik yakalarsınız dinleyerek.

Atatürk’ün sakallı, yaşlı, belki de ümmi bir köylüyü dinlerken çekilmiş bir resmi var. Paşa o kişiyi bütün varlığıyla dinliyor. Öyle dinlemek lazım.

Dinlemesini bilene sade insanların değil, hayvanlar, taşlar, ağaçlar ve ırmakların bile söyleyecek söz var.

SOMSÖZ: DİNLEMEYEN, DİNLENMEZ.

{ "vars": { "account": "G-D88DGY52YP" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }