Eğitimin Aynasında: “Yapmış Olmak İçin” Yapılanlar

Öğretmenler rapor yetiştiriyor, öğrenciler ezberle öğreniyor, özel okullar vitrin yarışı içinde… Gerçek eğitim nereye kayboldu?

Abone Ol

Artık eğitim sadece müfredatla değil, vitrinle de ölçülüyor. Kamu okullarında “yapmış olmak için” yapılan etkinliklerin yerini özel okullarda “gösteriş için” yapılanlar aldı. Fark sadece biçimde; özde aynı yorgunluk, aynı samimiyetsizlik var.

Devlet okullarında öğretmenler, sistemin bürokratik ağı içinde boğuluyor. Her gün yeni bir evrak, yeni bir etkinlik, yeni bir rapor… “Haftayı kutladık”, “proje tamamlandı”, “farkındalık etkinliği yapıldı” gibi cümlelerle dolu dosyalar hazırlanıyor. Ama asıl soru hep cevapsız kalıyor: Öğrenci gerçekten bir şey öğrendi mi?

Özel okullarda ise tablo daha farklı gibi görünse de, özünde aynı. Öğrenci değil, veli memnuniyeti merkezde. Her şey gösterişli törenlerle, parlak afişlerle, sosyal medyada paylaşılacak karelerle ölçülüyor. Eğitim bir rekabet sahnesine dönüşmüş durumda: kim daha çok etkinlik yaptı, kim daha çok sertifika aldı, kim daha fazla “başarı hikayesi” paylaştı…

Oysa eğitimin özü, gösteri değil, gelişimdir.

Bir öğrencinin merakla sorduğu “neden?” sorusu, bin törenden değerlidir.

Bir öğretmenin içten bir cümlesi, yüzlerce sunumdan daha etkilidir.

Fakat hem devlet hem de özel okullar, bu sade gerçeği unutmuş gibi.

Öğretmenler, idare memnun olsun diye proje üretirken; özel okul yöneticileri, veliler “bizim okulda ne kadar etkinlik var” desin diye yarışıyor. Öğrenciler ise iki tarafın arasında sıkışıyor — not, imaj, başarı, performans derken ruhları yoruluyor.

Bir de tüm bunların arasında yaygın bir sessiz savaş var: dedikodular. Öğretmenler arasında, idareyle öğretmen arasında, hatta veliler arasında… Eğitim kurumları bazen bir öğrenme merkezi olmaktan çok, sosyal gerginlik alanına dönüşüyor.

Oysa eğitim; gösterişsiz, samimi ve içten olmalı.

Bir okulun değeri, duvarlarındaki sertifikalarla değil, koridorlarında yankılanan kahkahalarla ölçülür.

Bir öğretmenin değeri, doldurduğu formlarla değil, dokunduğu kalplerle anlaşılır.

Gerçek eğitim; “gösteri” değil, “iz bırakmak”tır.

Ve biz, o izi yeniden bulmadıkça hiçbir sistem bizi kurtaramaz.

{ "vars": { "account": "G-D88DGY52YP" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }