Gazeteci deyince aklınıza ne geliyor az çok tahmin edebiliyorum. 

Medya, Her türlü bilgiyi kişilere ve topluma aktaran, eğlence, bilgi, ve eğitim gibi üç temel sorumluluğa sahip görsel, işitsel ve hem görsel, hem işitsel araçların tümüne medya deniyor. Medyanın temel görevleri şu şekilde ifade edilebilir; bilgilendirme,  yönlendirme, eğitme, duyguları dile getirme, toplumsal ilişki kurma , eğlendirme,  uyarma .

Peki basın nedir?

Dar anlamıyla basın, sadece gazete ve dergileri kapsamaktayken geniş anlamda basının belirli zamanlarda basılıp, her çeşit haber  ve fikirleri topluma ulaştıran tüm yayın türleridir. Genellikle günlük basın ürünlerine  gazete, haftalık, onbeş günlük ve  aylık basın ürünlerine de dergi denilmektedir.

İnsan, çevresinde ve dünyada olup bitenleri öğrenmek ve öğrendiklerini veya  düşündüklerini başkalarına duyurmak ihtiyacındadır. Bu ihtiyaç az veya çok her  insanın doğasında vardır. Bu ihtiyacın giderilmesi için girişilen çeşitli teşebbüsler  sonunda bugün basın-yayın dediğimiz ve medeni toplumun dördüncü kuvveti saydığımız “basın müessesesi” doğmuştur.      

1994 yılında başladığım bu mesleğin değerini son iki yılda daha çok farkına vardım.
 
Türkiye’de ilk gazeteyi,  Fransız Devrimi’ni izleyen yıllarda Fransızlar çıkarmışlar.
 
İstanbul’da Fransız elçiliği basımevinde basılan ve 1795 yılında Fransızca olarak yayınlanmakta olan bu gazetenin adı (Bulletin des Nouvelles) haberler bültenidir.  Fransız Devrimi’nin heyecanını yansıtan ve tüm dünyanın kazanmak amacıyla devrimin amaçlarını anlatan bir gazetedir. 7 Mart 1796’da Fransa büyükelçisi Vesnirac’ın görevinden ayrılmasından sonra gazetenin basımına son verilmiş ancak kısa bir süre sonra Fransız yeni bir gazete “Gazette Francaise de Constantıraple”  adıyla aylık bir gazete Ekim 1796’dan itibaren yayına başlamış ve yayın hayatı iki yıl kadar devam etmiş.  
 
II. Mahmut’un isteğiyle İstanbul’a gelen A. Blacgue Türkiye’de Takvim-i Vakayi  gazetesinden önce “Monitör Ottoman” adlı Fransızca resmi bir gazete çıkarmış. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın, Mısır’da resmi bir gazete yayınlatması, Avrupa  kamuoyunu etkilemek istemesi, II. Mahmut’u harekete geçirerek gazetenin devletin menfaatleri açısından önemli bir araç olduğuna inandırmış, Avrupa’ya Türk haklarını anlatmak amacıyla A. Blacgue’ye Fransızca olan Monitör Ottoman’ı çıkarttırmış. Takvim-i Vakayi’de yayınlanan birçok eser bu gazetede yayınlanmış, genellikle hükümetin görüşlerine yer verilmiş. Ancak Fransızca yayınlandığı için bunu ilk Türk gazetesi olarak kabul görmemiş. 20 Kasım 1828’de Kahire’de, yarısı Türkçe, yarısı Arapça ilk yerli gazete Vakayi el Mısrıye isimli gazete yayına başlamış. Bu gazete bağımsızlığını ilan edip Osmanlı devletiyle ilişkisini kestiğini bildiren Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın menfaatlerini temsil ediyormuş.  Türkiye’de gazete ve gazetecilik yolunda atılan ilk adım Takvim-i Vakayi’nin çıkarılması, Niyazi Berkeş her ne kadar basın hareketinin Takvim-i Vakayi ile başlamadığını ifade etse de bu konuda araştırma yapmış olan isimlerin büyük çoğunluğu basın tarihini Takvim-i Vakayi’nin çıkarılması ile başladığında hemfikirler. Türkiye’de şahsi girişimle çıkarılan ilk gazete olan Tercüman-ı Ahval Agah efendi tarafından çıkarılmış olup gazetenin çıkarılmasında Şinasi’nin büyük rolü olmuş. Gazetenin birinci sayısında Şinasi’nin yazdığı önsözde şöyle demektedir:“Değilmi ki, bir toplumsal toplulukta yaşayan halk bunca yasal görevlerle  yükümlüdür; elbette ki söz ve yazı ile yurdunun çıkarlarına değçin olarak düşüncelerini bildirmeyi kazanılmış haklardan sayar. Eğer bu aydınlanmış sava kanıtlayıcı bir belgit aranacak olursa, bilgi gücüyle zihni  aydınlanmış uygar ulusların siyasi gazetelerini göstermek yeter”