GAZETECİ Mİ, GASTECİ Mİ?

Abone Ol


Sarnıçtepe’deki toplantıda gazetecileri bir arada bulmuşken ben söz aldım ve “Arkadaşlar! Ben “daha önceki belediye bizi gazeteciden saymıyor” diye hayıflanıyordum. Ama baktım ki bizi kimse gazeteci saymıyor. Bir araya gelelim ve bunun nedenini bir öğrenelim” deyiverdim. Gazete sahibi olan bir kardeşimiz, “Ben internet gazetecileri ile bir araya gelmem” deyiverdi. Ben hayret ettim. “Demekki gazetecileri sadece siyasiler değil, bazı gazeteciler de sevmiyor.” 

Çıplak gözle bakıldığı zaman Kumluca’ya hizmet etmek, haber üretmek ve yayınlamak gazeteci olmak için yeterli gibi görünüyor. Meğer kazın ayağı öyle değilmiş. Gazeteciler de bir birilerini gazeteciden saymazmış. Kardeşimizin Antalya Gazeteciler Cemiyeti üyesi olduğu ve yönetimde görev aldığı dile getirildi. 
Ben sadece hükümetimizin ve bazı belediyelerin gazetecilere karşı ön yargılı davrandıklarını düşünüyordum. Meğer gazeteciler de hükümet hazretleri gibi düşünürlermiş. Düşünebilirlermiş. Yani kendileri gibi düşünmeyen, yapmayan kişiler gazeteci değil gasteci oluyormuş. Vay arkadaş ben ne kadar safmışım ya? Kurumlardan haber alıp vatandaşa ulaştırmayı görev edinmiş herkesi gazeteci saymıştım. Vatandaşın kendi arasında konuştuğu sorunları dile getiren, çözüm önerileri sunan herkesi gazeteci saymıştım. Elbette yanlış yapabilirdi. Ama bunu düzeltmenin yolu, “Ben sizi gazeteciden saymıyorum” deyip sırtınızı dönmek midir? Öyle ise gazetecinin memurdan ne farkı kalır? Siz vatandaşın haber alma hakkına ipotek koyma hakkını nereden alıyorsunuz? Gazeteci olmazsa ortalığı dedikodu çamuru kaplamaz mı? 
Konuya açıklık getiren kardeşimizin dedikleri şunlar: İnternet ortamından bazı kişiler haber edinip paylaşıyorlar. Bunu tüketen belli bir kesim var. Bakıyor, çıkıyor. Halbuki gazeteci için haber, peşinden koşulan, hazırlanıp sunulan bir şeydir. Bu da emek ve zaman ister. Bazı kişilerin yaptığı internet gazeteciliğini yok mu saymalı? Devlet bu kesimi yok sayıyor. Yasal bir düzenleme yapmaktan kaçınıyor. Yasal düzenlemeyi özgürlüğe vurulmuş bir darbe sayıyor. Zaten bu işi yapanların devlete karşı bir borcu da yok. Onların işi tamamen özel şirketlerle. Bir anda 30-40 bin kişinin o habere bakması özel şirketlerin de işine geliyor. 
Her şeyi devletten beklemek bizde eski bir hastalık. Makul davranmayıp bir birimizle kavga eder sonra da devletten davamızı çözmesini bekleriz. Tabii devletluların da işine gelir bu. Gazetecilerin bir birine düşmesi kadar güzel temaşa olur mu? Gazetecilik yaparak devletine ve milletine borcunu ödemek isteyenlerin önünü açmak, yanlış varsa samimice düzeltmek yerine bizden gazetecileri korumaya alırsınız, yandaş olanları besler durursunuz, yandaş olmayanları da yok sayarsınız… Sonra gel keyfim gel. 
Peki öteki haber kanalları? “Onlar gazeteci mi canım?” diyorsunuz.
Siz saysanız da saymasanız da onlar var. Toplum onlara itibar ediyor. Şirketler onlara reklam veriyor. 
Hayatımda sorunu hemen çözmek yerine yasaların arkasına sığınıp bekleyen birçok bürokrat gördüm. Tabii yasalar onları koruyordu. Geçmişteki “bugün git yarın gel”ciler bu kafadan kişilerdi. Siyasetçiler dahil hiç kimse bu milletin sorununu çağdaş standartlarda çözmeye çalışmadı. Yasalar yapılırken bile suçluların kıyıdan köşeden sıvışmasına elverişli delikler açıldı. Görevliler de, “Ben bilmem, merkez bilir” ya da “Bir düşünelim, soralım” diyerek ipe un serdi.
Somsöz, böyle yapanlara gelsin.


SOMSÖZ: HEPİMİZ AYNI DEĞİRMENDEYİZ. ÖĞÜTÜRKEN DE ÖĞÜTÜLÜRKEN DE…

{ "vars": { "account": "G-D88DGY52YP" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }