Hasyurt Tarım Fuarı’na Antalya’daki resmi dairelerin ve Sivil Toplum Kuruluşları’nın (deyim yerindeyse) çıkarma yapmaları bu fuarın iddialı bir etkinlik olduğunu gösteriyor.

Neden iddialı? Bir kere tarımın kalbi Batı Antalya’da atıyor. Yani Finike-Kumluca çukuru Batı Antalya’nın merkezi ve hem narenciyede hem de her çeşit sebzede ülke ihtiyacının özellikle kışın çok büyük bir kısmını üretiyor.

İkinci olarak burada 25 yıllık bir fuar geçmişi var. Bu, çeyrek yüzyıl demek. Bu fuarın ilk açıldığı yıllarda ne çağdaş anlamda seracılık vardı, ne ulaşım, ne de iletişim. 7 yıllık arayı da sayarsanız sadece çiftçilik ve turfanda sebzecilik değil, her şey değişti.

Bu dönemde tarımda ilaç kalıntısı neredeyse sıfıra yaklaştı. Ürünler muazzam bir biçimde çeşitlendi. Çiftçiler bilinçlendi. Teknoloji fuarlara hapsolmaktan kurtuldu, üreticinin de tüketicinin de cebine kadar girdi. Dünya da insanların parmaklarının ucunda artık.

“Üreticiler neden gelmiyor?” sorusuna verilen cevap şu: Üretici eskisi gibi bilinçsiz değil. Ekiyor öğreniyor, soruyor öğreniyor, duyuyor öğreniyor. Onun için buraya kadar gelmesine gerek yok.

Ben tohumcular ürünü fidecilere tanıtır diye biliyordum. Yani ürün belirlemede komisyoncu, tüccar ve fideci etkindir sanıyordum. Konuştuğum fideci arkadaş, “Hayır, dedi, çiftçi en baştadır. Ne ekeceğine çiftçi karar verir. Ben tanıtım için aylarca çiftçilerle toplantılar yaptım.”

Bak sen! Çiftçi hem üretici hem pazarlamacı… Sanırım bu konuda fideciler ve tohumcular pek risk almak istemedikleri için çiftçiye müdahale etmiyorlar.

SÜRECEK