29 Mart 2022 Salı günü saat 18.00’de Ülke TV’de “Haber Arası” adlı program vardı. Orada konu “israf,” Uğur Arslan’ın konuğu da Gıda Mühendisi Zafer Şenyurt idi.

Söylenenler hem israfın, hem de gıda israfının boyutlarını çok çarpıcı biçimde anlatıyordu. Önce “sallıyorlar, abartıyorlar” diye düşünmeden edemedim. Ama düşününce ve gözlemlerimle yaşadıklarımı tartıya vurunca konuyu yazmak icap etti.

İşte o çarpıcı bilgiler:

1 Dünyada her yıl 1,3 Milyar ton gıda israf edilmektedir.

2 Türkiye israfta Meksika ve Kongo’dan sonra dünya üçüncüsüdür.

3 Ülkemizde 26 milyon ton gıda çöpe gitmektedir. Bunun % 30’u sebze meyvedir.

4 Sebze meyvenin % 39’u üretim, %5’i perakende,%14’ü yemek sektöründe, %42’si evlerde çöp haline gelmektedir.

5 Dünyada israf edilen gıdanın %25’i israf edilmese açlık sorunu kalmaz.

Tabii orta üstü gelire sahip Kumlucalılar olarak bu israfın her kademesinde bizim da payımız var. Zafer Bey gıda mühendisi olduğu için programda sadece gıda konusu konuşuldu. Aslında biz her konuda müsrif bir toplumuz. Bu konuya ilerideki yazılarımızda döneceğiz.

Zafer Şenyurt o programda şunları söyledi: Sebze meyvenin %39’u üretim aşamasında israf edilmektedir. Buna plansız ekim sonucunda fiyatı düşen ürünlerin tarlada bırakılmasından depolama ve taşıma sorunları yüzünden ziyan olan ürünleri de eklemek gerekir.

Zafer Bey bu ziyanın azalması için bir gıda bakanlığı kurulmasını öneriyor. Ama bu bakanlık parti politikasını değil devlet politikasını oluşturacak ve kararlarını akılcı olarak alacak. Bu bakanlık gıdanın tohumdan sofraya kadar her aşamasında iyi biçimde değerlendirilmesi için gerekli önlemleri almalıdır.

Zafer Bey’e göre gıda ziyanı perakendecilerde %5. Elbette büyük ölçekte bu yüzde beşlik dilim 1-2 puan düşürülebilirse daha iyi olur. Ama asıl ziyan yemek sektöründe: %14. Bu sektörde özellikle “Her şey dahil” sistemini uygulayan turistik tesislerde ziyan olan gıdalar önemli bir yekun tutuyor. 500 müşterisi olan bir otel en az bin kişilik bir menü ile müşterinin karşısına çıkıyor. Orada gıda tam anlamıyla çarçur ediliyor.

Ama en büyük israf evlerde yapılıyor. Eve alınan gıdaların kiminin kullanım tarihi geçiyor, kimi bozuluyor. Alırken, pişirirken ve saklarken çok hovardaca davranan bir kesim var. Bunlar üst gelir grubu. Öte yandan Pazar yerlerinde atılmış ürünleri toplayıp gıda olarak kullanan aileler de var. Zafer Bey ülkemizde yılda 2 Milyar ekmeğin çöpe atıldığını söyleyince şoke oldum.

Evde gıda israfının önlenmesi için satın alırken ihtiyacımız kadar almalı, pişirirken tüketeceğimiz kadar pişirmeliymişiz. Bu konuda eğitimcilerimize ve ev hanımlarımıza büyük görev düşüyor. Elbette eğitim konusunda öğretmenlerimiz “Bu bizim konumuz değil” diye itiraz edecekleridir. Evet, eğitimde hiçbir dersin içeriğinde bu konu yoktur. Ama gıda gibi milletin bekası ile ilgili bir konuda herkesin söyleyeceği bir şeyler olmalıdır.

Evde gıda israfını körükleyen bir başka şey de saklama koşullarının yetersiz olması ya da bilinmemesidir. Yöremiz sıcak olduğu için patates, soğan gibi gıdalar erkenden filizlenmekte ve kullanılmamaktadır. Bazı ürünler sıcakta çok daha kısa sürede bozulur. Yöremizin iklimi buna elverişlidir. Bozulmayı hızlandıran bir başka etken de sebze ve meyvelerin bozuk olanlarıdır. Bir çürük soğan kısa sürede bir kasa soğanı bozabilir. Bir tek delik domates suyu ile ötekileri de çabucak çürütür. Kuru gıdalarda yanlış depolama böceklenme ve küflenmeye, tat ve aroma değişmesine neden olur. Bunların hepsi de kısa sürede çöp olur.

Dünyada her gıda tüm insanlara yetecek kadar üretilmektedir. Ancak israf insanları açlık tehlikesi ile baş başa bırakmakta, hatta birçok ülkede insanların açlıktan ölmesine neden olmaktadır. Bu ölümlerin bir başka nedeni de paylaşım sıkıntısıdır.

Zafer Bey 5996 Sayılı kanundan söz etti. Bu kanunda gıdaların üretilmesi, nakli ve tüketilmesi sırasında yapılacak işlemler hakkında ayrıntılı bilgiler var. Kanun herkese görevler yüklüyor. Bazı kişiler “para benim, mal benim. Kime ne?” düşüncesiyle hareket edebilir. Ama gıda konusundaki görünüme bakınca gıda israfını önlemenin vatani bir görev olduğu ortaya çıkıyor.

16 Ekim, Dünya Gıda Günü imiş. Tabii durumun ciddiyeti göz önüne alınırsa bir gün değil, yılın her gününü Gıda günü olarak düşünmek icap ediyor. Yaşam kalitemizi arttırmak ve gıda güvenliğine katkıda bulunmak istiyorsak gıda yönetiminde bilinçli tüketici olarak görev almamız gerekiyor. Bunun için de merdiven altı denen ucuz gıdadan kaçınmak, bildik markaları kullanmak, kullandığımız gıdaların izlenebilir olmasına dikkat etmek, güvenli biçimde saklamak ve tüketmek gerekiyor.

Ülke TV’nin programından not alabildiklerimiz bunlar. Yöremizdeki gıda israfına ait düşüncelerimizi bir başka yazıda belirteceğiz. Kalın Sağlıcakla.

SOMSÖZ: GIDA İSRAFI, İNSANLIĞA İHANETTİR.

SÜRECEK