Sözünü ettiğimiz yürüyüş parkuru kurallarına uygun bir başka parkur da Kasapçayırı’ndan eski mezbahaya dolaşan oradan da Sebze Toptancı Hali’nin yanından geçip Gödene caddesine varan parkurdur. Postanenin yanına kadar yaklaşık 7 kilometre olan bu parkur da hem güzel bir gezi sunacak hem de performansınızı arttıracak bir yürüyüş olacaktır.

Benim için yürüyüş aynı zamanda bir gezidir. Postanenin yanından çıkıp Kapalı Sebze Pazarı’nın yanına varıyor, oradan Kavaklıkuyu caddesi’ne çıkıyorsunuz. Yolunuzun üstünde Kapalı Sebze Pazarı’nın üst kısmında Kumluca’nın en büyük ve en eski manavları vardır ki mevsimine göre bütün sebze ve meyveleri orada görebilirsiniz.

Benim yaşım ilerledi. Sebze ve meyveleri yemekten çok seyretmekten hoşlanıyorum. Sağolsun manavlarımız da pazarcılarımız da görkemli tezgahlar oluşturup ürünleri sergilemekte pek ustalar. Perşembe Cuma günleri çıkarsam bütün tezgahlara şöyle bir göz atmakta yarar görüyorum. Sağlığınız biraz bozuksa en güzel şey gözlerinize bayram ettirmek. Ve ben sadece damak zevki olanları, göz zevki olmayanları çok yoksul bulurum.

Kavaklıkuyu caddesinin başucundan doğuya saparsanız yolunuz Gavur deresinin üstünden geçecek. Bu dere vaktinde ne coşarmış ne coşarmış… Geçit vermediği gibi sağa sola dağılır bütün tarlaları suya sele verirmiş. Ama şimdi çok yağmur yağarsa azıcık su geliyor. Azıcık da kışın… Sonra derin bir sessizlik. Toptaş köyüne gölet yapılalı beri dere demeye bin şahit ister. Demem o ki dere dendiğini, üstüne kerli ferli köprüler kurulduğunu görüp de içinizi acıtmayın. Artık yılın üç mevsiminde kupkurudur.

Bir kaldırımdan Kasapçayırı mahallesine doğru yola çıkarsınız. Sarnıçtepe’nin, Belen köyünün size bakan yüzü yemyeşildir. Bu parkurda yürüyüş her mevsimde yapılabilir. Ama yazları sabah namazında çıkılıp güneşin bütün ihtişamıyla Belen üzerinden doğuşunu izleyebilirsiniz. Ya da bahar mevsiminde, ikindi üzeri, portakal bahçelerinden yükselen çeşitli kuş seslerini dinleyebilirsiniz.

Bu yol mezbahaya varıncaya kadar sağlı sollu portakal bahçeleriyle kaplıdır. Gerçi yavaş yavaş yerleşime açılıyor. Ama Kumluca’da portakal bitmezse bu yolda da bitmez. Bahar mevsiminde bu parkur tepeden tırnağa portakal çiçeği kokar.

Bu portakal öyle bir meyvedir ki çiçekten boncuğa, boncuktan bilyeye, bilyeden küçük topa dönüşünün her aşamasında sevimlidir. Sanki bahçenin sahibi bir çiftçi gibi ben de onları gördükçe heyecanlanıyorum. Onlara dokunmak, onları sevmek istiyorum. Bahçelerin hepsi de bakımlı ve gürbüz. Portakallar tam yetişince irice bir top kadar oluyor. Sapsarı, içi gıda ve aroma dolu bir top.

Bu parkurun üzerinde birkaç tane çiçek meraklısı da var. Nereden mi biliyorum. Evlerinin önünde çeşit çeşit çiçekler her mevsim boy gösteriyor da ondan.

Bir insan geçiminin yanında kuşla, çiçekle, böcekle, ağaçla ya da başka meşgalelerle ilgileniyorsa yani ilgi alanı sadece günlük nafakasını temin etmekten başka alanlara yönelebiliyorsa o kişiyi takdir etmek lazım. Çiçek, böcek, kuş gibi meraklar bizde eskiden beri ayıplanır. Halbuki bunlar doğa sevgisinin parçalarıdır. Eskiden beri çocuklarımızı bu ilgi alanlarına sokmadığımız için doğayı hunharca tahrip etmekten vazgeçmiyorlar. Bir ağaç onlar için odundan ve meyveden başka bir şey değil.

Zamanınız varsa Kasapçayırı ilköğretim okulunun yanından sağa sapıp Gökgediğe gidebilirsiniz. O yol ileride Sarıkavak yoluyla buluşur. Oradan da dönüp gelebilirsiniz. Oradan Kumluca-Antalya yoluna da çıkabilirsiniz. O yol da insanın aklını başından alacak kadar güzeldir.

Gökgedik, adı gibi bir gediktir. Baharı bütün varlığıyla yaşar ve yaşatır. Sağı solu çam ormanıdır. Harika bir yürüyüş parkurudur.

SÜRECEK