Antalya’nın batı kıyılarını içine alan bölgenin tarihsel adı olan İğdir, XIII. yüzyılın başlarında Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Antalya’nın fethedilmesinin ardından şekillenmeye başladı. Bölgenin ilk mülki amiri ve komutanı olarak görev yapan Mübarizeddin Ertokuş, Likya’nın doğu kesimlerine Oğuzların Üç-ok koluna bağlı İğdir boyunu yerleştirdi. Bu yerleşim hareketiyle birlikte bölgeye uzun yıllar İğdir adı verildi ve Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı kaynaklarında “İğdir eli/ili”, “İğdir nahiyesi” olarak kaydedildi.
XIX. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı kayıtlarında bölge adı “İğdir maa Kardıç” şeklinde geçmeye başladı. 1864 tarihli Vilayet İdaresi Kanunu sonrasında ise İğdir’e bağlı köyler önce Elmalı sonra tekrar Antalya kazasına bağlandı. XX. yüzyılın başlarında İğdir maa Kardıç nahiyesi, Kemer ve Kumluca olmak üzere iki ayrı idari birime ayrıldı. Bölgenin batı tarafı Kumluca, doğu tarafı ise Kemer nahiyesi olarak şekillendi.
Finike kazasına bağlı olan Kumluca nahiyesinin merkezi konumundaki Sarıkavak köyü, XIX. yüzyıl başlarında kurulmuş olup, XV. yüzyıldan itibaren Osmanlı belgelerinde yer ismi olarak kaydedilmektedir. Sarıkavak halkının özellikle değirmencilik ve fırıncılıkta mahir oldukları bilinmektedir. Kumluca genelinde kereste ticareti, arıcılık, meyvecilik, demircilik, ağaç işleri ve hayvancılık önemli ekonomik uğraşlar olarak öne çıktı. Bölgede üretilen ürünler, Finike Limanı aracılığıyla yurt içine ve dışına gönderiliyordu.
1 Nisan 1958 tarihinde ise Kumluca nahiyesi, Finike’den ayrılarak Gödene (Altınyaka) nahiyesi ile birlikte Sarıkavak merkezli olmak üzere 21 köyü kapsayan bağımsız bir kaza konumuna yükseltildi. Böylece İğdir’den Kumluca’ya uzanan tarihsel yolculuk, bugünkü modern Kumluca’nın temellerini oluşturdu.