NEDEN İNGİLİZCE?

Yolumun üzerindeki bir okulun kapısında “Bu okulda ileri İngilizce programı uygulanmaktadır” yazıyor.

Abone Ol

Ben de ortaokuldan üniversiteye kadar 8 yıl Fransızca dersi aldım. Üniversitede aldığımız 176 kredinin 32 tanesi Fransızca idi. Aşağı yukarı beşte biri. Ama biz orada Fransızca’nın F’sinden bile haberi olmayan öğrencilerle aynı sınıfta olduğumuz için çok fazla bir şey öğrenemedik.

Türkçe-Edebiyat dersi öğretmeni olduğum ve zaman zaman Türkçe ile ilgili yazılar yazdığım için bazı dostlar benim yabancı dile karşı olduğum düşüncesine kapılabilir. Yok öyle bir şey.

Aslında her öğretmen senebaşında bildiği kadar dersin amaçlarını, içeriğini, ölçme ve değerlendirme ölçütlerini anlatmalı. Ama bizdeki öğretmenlerin çoğu öğretmen değil nalbant oldukları için derslerinin amaçlarından pek söz etmezler. Adlarını bile söylemeden paldır küldür konuya girerler. Halbuki sene başında bunlardan söz etmek için bir iki haftalık zaman da vardır.

Bir kişi düşünün! Hiç tanımıyorsunuz. Ne yer, ne düşünür, hangi okulda okumuştur, evli midir bekar mı? Beklentileri nelerdir, hangi konuları sever?... Bu sorular çoğaltılabilir. Bir kişinin sizinle tanışıklığı yoksa onu dinlemenize gerek var mı?

İş böyle olunca değil İngilizce, din kültürü dersi de verseniz çocuğun bir kulağından girer, öteki kulağından çıkar. Hayatından kesitler anlatan öğretmenleri pek sevmez öğrenciler. Halbuki onlar bir ömürden damıtılmıştır. Tabii bilimi ve sanatı ıskalayıp her derste hayatını anlatan öğretmenlerden söz etmiyoruz.

Ortaokul birinci sınıfta Fransızcadan beş alıncaya kadar göbeğim çatladı. İkinci sınıfta öğretmen değişti. Yeni öğretmenimiz Mut ilçesindendi. Yaptığı şey dedemi ve dayılarımı tanıdığını ima etmekten ibaretti. Ondan sonra benim Fransızca dersim hep tavan yaptı. Diyeceğim o ki insan öğretmenle birazcık tanışırsa dersi seviyor, dersi severse de nefesi açılıyor.

Üniversitedeki Yabancı dil dersinden söz ettik. Ama benim, okulum Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde yabancı dilin ağırlığının neden o kadar çok olduğu ile ilgili bilgilerim sezgiden öte gitmiyor.

Bu yazının amacı okullarda ve ailelerde yabancı dile önem verilmesinin nedenlerini irdelemekti. Yabancı dil sırf ders olsun diye okutulmaz. Yabancı dil dersi birey belli bir düzeyde yabancı dil öğrensin, Türkçe ile o dili karşılaştırabilsin, ikinci ve üçüncü yabancı dili öğrenirken zorlanmasın diye verilir. Dili iyi ve doğru öğrenmenin yolları da verilmelidir. Her dilde sokak dili, teknik dil, edebi dil farklıdır. Hatta her ülkede ülkenin dili farklı yörelerde farklı biçimlerde konuşulur. Bizde de Türkçe Karadeniz’de ayrı, Ege’de ayrı, Trakya’da ayrı konuşulmuyor mu? Yabancı dil öğretirken bu dili öyle her yerde bilgiçlik taslamak için öğretmediğinizi, önceliğin anadilde olduğunu da telkin etmek lazımdır. Ayrıca dil öğreniminin temel nedeni yurt dışına gidildiği zaman sıkıntı çekmemek olduğu gibi merak edilen konularda yazılan eserlere ilk elden ulaşmak olduğu da unutulmamalıdır. Bunlar anababalar için de arkadaşlar için de öğretmenler için de böyledir.

Yazıyı bir fıkra ile bitirelim: İki fare dolaşırken evin kedisi çıkagelir. Erkek fare ileri çıkıp köpek gibi havlar. Kedi korkup kaçar. Erkek fare kabara kabara dişi farenin yanına gelir ve “Görüyor musun hanım yabancı dil bilmenin faydasını?...” der.

SOMSÖZ: YABANCI DİL ÇOK GEREKLİ. AMA NASIL?

12 Aralık 2025

{ "vars": { "account": "G-D88DGY52YP" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }