OZAN ARİF’İN “SÜRGÜN” ŞİİRİNİ ÇÖZÜMLEME DENEMESİ 4

Abone Ol

Üç gardaştık bir zamanlar üç gardaş,

Bu dizenin nirengi noktası “Bir zamanlar”dır. Bu sözün anlamı, “dava arkadaşlığının” öneminden kaynaklanır. Türkçülük davası 1944 olayları ile su yüzüne çıkmış, ondan sonra dernekler ve yayınlar ile bir süre devam etmiş, 1960 yıllarından sonra da siyasi arenada temsil edilmeye başlamıştır. Milliyetçi hareket 1969 yılında siyasi bir parti olarak ortaya çıkar. Ve soğuk savaş sırasında dişe diş bir mücadelenin içinde biçimlenir. Burada sözü edilen üç kardeş de bu mücadelenin içinde tanışmışlar ve yoğrulmuşlardır. Bildiğiniz gibi dava arkadaşlığı, silah arkadaşlığı gibi kutsaldır. Her ne kadar ihtilaller çocuklarını yemiş ise de bizde özellikle İttihat ve Terakki kardeşliği bu türden bir arkadaşlıktır. Tabii bir de 68 ve 78 kuşağından olanların arkadaşlığı.

Buradaki “gardaş” sözcüğüne de dikkat çekmekte yarar var. İstanbul, “kardeş, kardeşim!” derken Anadolu insanı “gardaş, gardaşım!” der. Burada anlatım çözümlemesi yapanların söyleyeceği birçok şey vardır. İlkönce söylenecek şey, ozanın kendini kültür merkezi olan Osmanlı’nın başkenti İstanbul’a değil, Türkiye’nin başkenti olan Ankara’ya ve Atatürk’ün yaslandığı Anadolu’ya yakın hissetmesidir. 68 ve 78 kuşağından sıkıntıya girenler de çoğunlukla Anadolu’dan gelmiş köylü çocuklarıydı.

Milliyetçi Hareket’in öncelikle Atatürk milliyetçiliğine bağlı olduğunu, 1944 yılında Almanların milliyetçilik anlayışına yaklaşmakla birlikte daha sonra tekrar kendi vadisine çekildiğini biliyoruz. 1969 yılında milliyetçiliğin laik ve devrimci çizgiden sapıp muhafazakâr çizgiye yerleştiği de aklımızda. Hangi düşünce ile olursa olsun Milliyetçi Hareket, kurucusu olan Alparslan Türkeş tarafından önce Türkçülüğü törpülenmiş, 1970’li yıllarda da tarikatlara angaje edilmiştir. 1980 yılına gelindiğinde Milliyetçi hareketin İslami çizgisi epey belirgin haldeydi. Tarikatların gelecek gördükleri bu partiye el attıklarını ve epey insan devşirdiklerini görürüz. 1980 yılından itibaren özellikle hapse girenlere el attıklarını ve onları çeşitli biçimlerde ikna ettiklerini de söylemekte yarar var. Tarikatların Milliyetçi Hareketi yönlendirmek ve ele geçirmek konusunda fevkalade planlı, sabırlı ve sistemli davrandıklarını söyleyebiliriz.

İleride göreceğiz, birçok kişi gibi Ozan Arif de milliyetçiliğin her türlü cefasına katlanmış, ama Atatürk yolundan sapmamış, sapanlara biat etmeyi de reddetmiştir.

SÜRECEK

{ "vars": { "account": "G-D88DGY52YP" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }