Edebiyat, dilimizin güzel verimleridir. Bunlar bazen kitaplardan, bazen öğretmenlerimizden, bazen de sevdiğimiz kişilerden elde edilir.

Her toprağın olduğu gibi her kişiliğin de bir kimyası vardır. Kiminin kimyası doğayı sever, kemininki insan psikolojisini. Kimi tarihi sever, kimi yıldızlarda gezinmeyi. Kimi gerçeği sever kimi hayal peşinde koşar.

Ruhumuzdaki ve zihnimizdeki her çentik ya yaşadığımız önemli bir olayın ya da duyduğumuz çarpıcı bir sözün izidir.

Öyleyse ozanlar bizim neyimiz olur?

Birçok insan günübirlik yaşar. Bu tür kişiler ailemizden kişiler de olabilir. Onların derinliği fazla değildir. Camide dinlediği birkaç vaaz, okulda öğrendiği birkaç bilgi, radyodan ya da televizyondan, kahvede veya kadın toplantılarında işittiği birkaç sözle işini görebilir. Elinden kadınsa dikiş dikmek, örgü örmek gibi şeyler, erkekse aşı yapmak, duvar örmek gibi karmaşık işler gelmez. Kaba işle uğraşır, kaba işler düşünür.

Ozanlar ise toplumsal kültürün geçmişten bu yana damıttığı şeylerin mirasçısıdır. Bize kavga etmeden sevmeyi, incitmeden kucaklamayı önerirler. Bize özveriyi, alçakgönüllülüğü, korumayı ve cömertçe bağışlamayı telkin ederler. Bize adaleti istemeyi, haksızlık karşısında dimdik durmayı, birlik içinde çalışmayı, sabretmeyi, ümit etmeyi öğretirler.

Ozanlar denince sadece şiir yazanlar anlaşılmamalıdır. Sanatla uğraşanlar, gazeteciler, kitap yazanlar… Herkes tezgahının önünde bizden bir bakış, bir tebessüm bekliyor. Nasıl ölüler bizden bir Fatiha bekliyorlarsa yazar ve sanatçı takımı da bizim kendilerinden bir cümle, bir dize, bir fıkra okumamızı bekliyorlar. Kendi düzdükleri bahçeye de en azından bir göz atmamızı istiyorlar.

Bazı kişiler sadece ders kitabı okumayı iyi insan olmak için yeterli sayarlar. Onlara göre şiir, roman, öykü, tiyatro, masal… Hepsi hikayedir. Hatta okul bittikten sonra ders kitaplarını yakanlar bile var. Onlar ne bedbaht insanlardır yarabbi! Kurumuş ağaçlar bile onlardan şanslıdır. Çünkü onların dalına ara sıra da olsa kuş böcek gelir konar. Bunlara öyle bir şey de olmaz. Hayal kuramazlar, umut edemezler, bekleyemezler. Öfkelenmezler, kendilerini bir sevdanın kollarına doludizgin atamazlar. Sadece odun olurlar diyeceğim, ısı da vermezler.

Adam olacak çocuk, okuduğu kitaptan bellidir.

SOMSÖZ: KİTAPSIZ KİŞİDEN KORKULUR.