Küresel salgınla geçen bir yılı geride bıraktık ve hala bu salgınla mücadele vermekteyiz. Salgının sınırlamaları ile karşı karşıyız, maalesef bugünlerde hepimiz evlerimize kapanmak zorunda kaldık.  Aşılar hayatımıza girmiş olsa da, bu durum uzun bir süre daha devam edecek gibi gözüküyor. Koca bir yılda hayatımızda birçok şey değişti. Alışkanlıklarımız, yiyeceklerimiz, giyeceklerimiz, hayata bakış açımız, kendimize bakış açımız… Önceden çok dikkat kesilmediğimiz şeylere, artık farkındalığımız arttı.

Bunlardan bir tanesi de “İklim Krizi”. İklim krizi konusundaki derin uykumuzdan uyanıyor gibiyiz. Şimdilerde, barajların doluluk oranlarını haberlerde hayretlerle izler olduk. Önemsemediğimiz “İklim değişikliği” artık varsaydığımız bir konu olarak hepimizin hayatında yer etmeye başladı. Şahit olduğumuz küresel salgın gibi İklim Değişikliği de küresel bir tehdit haline geldi.

Yüzey sıcaklıklarındaki bir ya da iki derece gibi küçük artışların etkisi kuşkusuz büyük olacaktır. Bu durumda tarım, sağlık, enerji, su ve toprak gibi tüm alanlarda gelecekte büyük sorunların yaşanması öngörülmektedir. Sıcak artışlarının bu şekilde devam etmesi durumunda 2100 yılına kadar 30 cm ile 1 metre seviyelerinin yükselmesi beklenmektedir.

Peki, neler yapabiliriz? Sürdürülebilir bir yaşamın yegâne kuralı bir başkasının iyiliğini istemektir. Toprağımız, suyumuz, havamız, kuşlarımız, çiftçilerimiz ve komşularımız iyi ise biz de iyiyizdir. Aslında insan olmanın özünde doğanın korunması yatar. 

Öncelikli olarak bu konuda, çocuklarımızı yetiştirecek düzeyde farkındalığı ve bilgiyi kazanmamız gerekiyor. Bu konuda yapılabilecek en büyük adım sürdürülebilir çevre bilincine sahip bir toplum inşa etmektedir. Çocukların sürdürülebilir yaşam alışkanlıkları kazanmaları konusunda, başta öğretmenleri ve evdeki biz büyükleri olmak üzere onların günlük hayatına giren tüm yetişkinlere, yani hepimize rol model olma konusunda büyük görevler düşüyor. Gelecek nesilleri de düşünerek, doğal çevredeki canlı cansız tüm varlıklara değer veren bireylerle bu kötü gidişe dur denilebilir. Bilinçli ebeveynlerin vereceği temel çevre eğitimi sürdürülebilir bir geleceğin teminatıdır. Çocuğuna çevreye çöp atmanın yanlış olduğunu ya da bitki ve hayvanları korumanın önemini öğretmeye çalışan anne ve babaların ilk yapması gereken bu davranışları yaşamların bir parçası haline dönüştürmesidir.

Eğitimin odağına yerleşmesi gereken bir başka konu da döngüler. Sürdürülebilir mekanizmaları kurmanın temel prensibi “Sıfır Atık” projesi. Sistemin düşüncesi iklim değişikliğindeki bu kısır döngüden çıkmak için bir pusula.

  •  “Sıfır Atık” kaynakların daha verimli kullanılması adına israfın önlenmesini, atık oluşumunun engellenmesi ya da azaltılmasını, oluşan atıkların ayrı ayrı toplanarak geri dönüşümünün sağlanmasını kapsayan bir atık yönetim felsefesidir.
  • Sıfır atığın amaçlarının başında; “duyarlı tüketici” kavramının benimsenmesi, israf kaynaklı maliyetlerin azaltılması, tasarruf ve ekonomik kazanç sağlanması, verimliliğin ve performansın arttırılması gelmektedir.
  • Atıkların geri dönüşümünde değerlendirilmemesi madde, enerji ve ekonomi anlamında ciddi kaynak kayıplarına yol açmaktadır. Sıfır atık bu kayıpları önlemeyi hedefler.
  • Doğal kaynakların tükenmesi ve iklim değişikliği gibi küresel sorunlarla birlikte giderek artan hava, su ve toprak kirliliğinin temel sebeplerinden biri de geçmişe kıyasla atıkların artmasıdır.
  • Doğal kaynakların giderek azaldığı dünyamızda nüfus, sanayileşme, kentleşme ve tüketim hızla arttığından kaynakların sürdürülebilir ve verimli bir şekilde değerlendirilmesi günümüz dünyasında bir gereklilik haline gelmiştir.
  • Sıfır atık, bireysel ve kurumsal çalışmalarla hayata geçirilirken yerel yönetim uygulamaları da son yıllarda tüm dünyada yaygınlaşmaktadır.
  • Atıkları kontrol altına alarak gelecek nesillere temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmak mümkündür. 1 ton atık kâğıdı geri dönüştürerek 17 ağacın kesilmeni önleyebilir ya da 1 ton atık camı geri dönüştürerek 100 litre petrolden tasarruf edilebilirsiniz.
  • Ülkemizde de “Sıfır Atık Projesi” 2018-2023 dönemini içeren Sıfır Atık Yönetim Eylem Planı kapsamında aşamalı olarak uygulamaya geçirilmektedir.
  • Sıfır Atık Projesi’nde sürdürülebilir ve profesyonel bir çalışma ortaya koyabilmek için 7 aşamalı bir uygulama gerekmektedir. Bu aşamalar; odak noktası, mevcut durum, planlama, ihtiyaç ve temin, eğitim, uygulama ve değerlendirmedir.
  • Sıfır atık  uygulamalarına ilişkin bilgi edinmek için Çevre ve Şehircilik Bakanlığının web sitesinde yer alan “Sıfır Atık Uygulama Rehberi” ni inceleyebilirsiniz.

Bu güzel projeye ek olarak TEGV de bir proje geliştirdi; “Atma Bağışla”. Herkesin evinde, iş yerinde kullanmadığı ve çevreye olumsuz etki oluşturan elektronik atıkları geri dönüştürerek çocukların nitelikli eğitimle desteklenmesine katkı sağlayabiliyorsunuz.  Çöp olmuş her türlü elektroniğinizi; masaüstü-dizüstü-tablet bilgisayarlar, monitör ve televizyonlar, masa ve cep telefonları, yazıcı tarayıcı ve fotokopi makineleri, modem ve switch gibi ağ ürünleri, ütü, fön makinesi ve mutfak robotu gibi elektronik ev aletleri, her çeşit kablo ve adaptörler e-atık kapsamında değerlendiriliyor. Ürünlerinizi paketleyip PTT’ye giderek 902 513 042 müşteri numarası ile cebinizden para çıkmadan karşı ödemeli olarak TEGV’e gönderebiliyorsunuz. Ürünlerin hurda değeri TEGV’e bağışlanarak çocuklarımıza katkı sağlanıyor. “Atma Bağışla” projesini TEGV web sitesinden ayrıntılı olarak inceleyebilirsiniz.

Yaşamın kaynağını koru! Tüm türlerin, kuşakların ve gezegenimizin refah içende varlığını sürdürebilmesinin tek koşulu bu.

Geleceğimizin kıymetini bilelim. Sağlıklı Yarınlara…