Ellerim cebimde çarşıyı adımlamak güzel bir keyif. Gezerken tabelaları okumak da öyle. Tabelaları okurken sık sık karşıma zadeler ve oğullar çıkıyor. O kadar çoklar ki.

Zadelik bize eskiden miras kalmış bir meslek. Hatta Osmanlı’da bir “zadegân” takımı vardır. Paşa oğlu olmaktan başka hiçbir meziyeti olmayan bu kişileri baş tacı etmişiz yüzyıllar boyu.

Eğitimde aile çevresinin bir artı olduğuna itiraz edemeyiz. Ama kişinin ilk bakışta kimin oğlu olduğuna bakan da pek olmaz. Hele hele esnaf ise, alavere ile ilişkisi varsa alanın da satanın da kimin oğlu olduğu değil ödemeyi nasıl yapacağı önemlidir. Ağa oğlu ya da paşa oğlu olunca kaliteli ürün yapar ve satar diye bir şey de yoktur. Ya da babasının, dedesinin iyi insan olması onun da iyi insan olacağının garantisi olamaz.

Bence dükkânının kapısına paçacızade yazdırmak isteyenler kendilerine aynada bir kez daha bakmalı ve kendi yaptığı paça çorbasından bir kâse içmeli. Beğenirse kendi adını yazdırmalı, beğenmezse de değil paçacızade, şehzade de yazdırsa insanları kandıramaz.

Atatürk, Soyadı yasası çıktıktan sonra insanların bey, paşa, seyit, şeyh, efendi gibi toplumda atalarıyla öğünmelerine neden olacak soyadları almalarını istememiş. İyi ki de istememiş. Değilse bu millet babasıyla ve dedesiyle öğünmekten başka bir şey yapmayacakmış.

Kahvecilik, tatlıcılık, kuyumculuk … gibi bazı sanatlar dededen toruna aktarılan mesleklerdir. Ama bakıyoruz hiçbir emek ve zihinsel beceri gerektirmeyen mesleklerin sahipleri de dükkânlarının kapısına “bilmemneoğlu” yazdırıyor. Bu bana bir dizimizde kahramanın gururla söylediği “Ben kabzımalım kabzımal!” sözlerini hatırlatıyor.

Zadelik, üstüne yakışmayanların üstünde iğreti bir elbise gibi durur. Akıllı adama yakışan şey babasının kim olduğu ile değil, kendinin kim olduğu ile övünmesidir. İyi yemek yapabiliyorsan babanın kim olduğu önemli değildir. Yaptığın kunduralar insanların ayağını vurmuyorsa benim için kim ve ne olursan ol, makbul adamsın. Vuruyorsa padişahın oğlu olsan kaç para?

Akıllılar çoğu hacının haçının koynunda çıkacağını bilir.

ATASÖZÜ: TAZI ÇULLU DA BİLİNİR, ÇULSUZ DA!...