Her yılbaşı yaklaştığında içimi bir umut kaplaması gerekirken içimin karardığını ve hüzün kapladığını hissediyorum. Belki de her yeni yılın planladığım gibi geçmemesinden. Ben ortada kutlayacak bir şey göremiyorum ama bir yanda da dağıtasım geliyor. Büyük bir neşem vardı eskiden, şimdi o yok. Ve bunda kimsenin suçu olmaması gerek. İnsan kendine kutlayacak bir şeyler arıyor. Aslında çocukluğumda da yılbaşı akşamları güzel geçti diyemem. Babamın görevi dolaysıyla bize hiç eşlik edememesi bir yana, annem ve ablamlar la çok eğleniriz diye kurduğumuz hayallerin boşa çıkması var. Eğlence kanallarını zaplarken saat 11 demeden uyuyakalırdık.
Dünya yüzsüz gibi yeni yıla hazırlanıyor. Her yer renk renk, ışıl ışıl. Sorun şu ki ülkemizde kutlama bozukluğu var. Ve asıl sorun birlikte sevinmeyi beceremiyoruz. Maalesef eğlenmeyi bilmeyen bir toplumuz. Batılı toplumların tertiplediği balolar ve kutlamalar, bizde içkili ve halay çekilen mekânlar. Bir kere çok içmenin eğlenmekle bir alakası yok. İçkinin de dereceleri var. Ama Türkiye bu derece yok. Kadehin sayısını kaçıran insanlarla dolu. Senin cıvıtma adı altında oraya buraya istifra etmen, altına kaçırman eğlence anlayışıyla bağdaşmıyor. Senin içtiğinin zulmünü ben çekmek zorunda değilim. Ha birde ortada içki varsa kadın erkek bir ortamda bir araya gelip nasıl eğlenebilsin. Çok zor bir hikaye. Çoğu yerlerde de çığırından çıkıyor zaten. Tabi bir de insanların kendini sokağa atıp kan gövdeyi götürdüğü durumlar var. Günlerce haberlerde dönen kadına taciz olayları. Yılbaşı bizde, insanların çılgınlık derecesinde eğlenerek kutlamak zorunda hissettiği bir gece durumunda. Oysa bence sadece takvim değişikliği ile ibaret. Ben bir yılın mutlu geçip geçmeyeceği düşünüp ufka dalarken, siz de sevdiklerinizle evleriniz de huzurlu bir yıla girersiniz umarım. Önemli olan sevgi olduğunu unutmayıp ve sevginin emek olduğunu bilerek güzel bir yıl geçirelim. Geçmiş denen şey geçmişte kalıyor, acısıyla tatlısıyla bir yılı daha geçmişe gönderdik.
Kutlu olsun.