Birçok kişi kendisine lazım olan her şeyi bildiğini sanır. Ama hiçbir şey bilmediğini yaşam deneyimi arttıkça anlar. Halbuki öyle şeyler vardır ki erken yaşlardan itibaren bilinmesi gerekli olan. Çoğumuz yaşlandıktan sonra yaşamın çok kısa olduğunu düşünürüz. Halbuki yaşam kısa değildir. Biz yaşamayı geç öğrenmişizdir. Yaşımız ilerleyip geriye baktığımız zaman “Keşke!..” demek istemiyorsak her şeyi geç öğrenmek yerine erkenden öğrenmek, sonra ağlamamak lazım.
İnsan ileri yaşlarda, aburu cuburu yediği, arkadaşlarıyla ve komşularıyla olmadık nedenlerle kavga edip onları kırdığı, zamanı hovardaca harcayıp hiçbir şey elde edemediği için pişman oluyor. Akıllıysa kişi gezmek, çalışmak, yorulmak, dinlenmek, konuşmak, dinlemek… Her şey, her şey keyifli bir etkinlik oluyor. Akıllı değilse de her şey pişmanlık.
Son zamanlarda sağlıklı ve güzel olmanın ana kurallarından biri yürüyüş ve spor yapmak. Doktorlar hastalıktan şikayetçi olanların yüzüne uzaktan şöyle bir bakıp “Kilo ver!” diyorlar. Kilo vermek için de tek yol, “Yediğinizden fazlasını yakmak.” Bu nasıl olacak? Yürüyerek, koşarak ya da kazma kürek çalışarak. Kazma kürek işi de pek olmadığından geriye tek çare kalıyor: Yürümek, koşmak.
Ne kadar şanslıyız ki kentimizde yürüyecek alanlar da yürüyen kişiler de çok. Akşamüzeri denizyolunda, Sarnıçtepe yolunda yürüyen ya da koşan birçok kişi görmek mümkün.
Doktor bana da “Yürü ya Hüseyin hocam!” dediği için bazen yaya bazen de motorla yollara düşüyorum. Tabii bu arada “İyi bir yürüyüş nasıl olmalı?” sorusuna da cevap arıyorum.
Ben yürüyüşlerimi bir gezi ve ziyaret havasında yapmayı tercih ediyorum. Böylece yürüyüş, gezi, ziyaret amaçlarını gerçekleştirmiş oluyorum. Hem yaya olarak, hem de motorla gittiğim için kısa, orta, uzun ve çok uzun parkurlarda da gezebiliyorum. Tabii olarak yürüyüş parkuru da çeşitlenmiş oluyor.
Gerçi biz yürüyüş diyoruz da akıllı kişiler hem geziyor, hem de spor yapıyor. Tabi gezili sporda kişi kendini pek kasmamalıdır. Böyle olursa spor yaya da olsa bisikletle de olsa fark etmez. Her ikisinin de artısı çok, eksisi yoktur. Hele bir de bu sporlara çocuğunuzla çıkıp ona kentimizi, doğayı ve bunların kazandırdığı yaşam gustosunu anlatabilirseniz tadından yenmez olur. Yaptığınız etkinlik bedeninize de ruhunuza da ilaç gibi gelir.
Bu yazıdan sonra ilçemizdeki güzel yürüyüş parkurlarını tanıtmak istiyorum. Ama önce “İyi bir yürüyüş parkuru nasıl olmalı?” sorusuna bir bakmakta yarar var. Burada sıraladığımız ölçütler tamamen bize aittir.
İyi bir yürüyüş parkuru;
A Yaşa, beklentiye ve performansa uygun seçilmelidir.
B Kısa, orta ve uzun mesafelerde olmalı, gerektiğinde seçilebilmelidir.
C Yerleşim yerlerine yakın olmalı, dönüş için gerekirse arabaya binilebilmelidir.
Ç Manzarası güzel olmalı; mümkünse orman, park ya da deniz kenarından geçmelidir.
D Sessiz olmalı, gerekirse kuş sesleri olmalıdır.
E Düz kaldırım veya engebeli arazi olması keyfe bağlıdır.
F Yol üstünde su, gölge, oturma yeri olursa daha makbul olur.
G Değişken olmalıdır.
İyi bir yürüyüş yapmak için;
A Zamanı iyi ayarlamak gerekir.
B Yanınıza atıştırmalıklar ve su almalısınız.
C Yürüyüş sopası (baton) kullanıyorsanız onları da almalısınız.
Ç Uzun yürüyüşlerde dürbün de olmalıdır.
D Elbiseniz ve ayakkabılarınız rahat olmalıdır.
E Müziksiz yürüyüş hava civadır.
F Fotoğraf makinesi olmalı, fotoğraf çekmelisiniz.
G Spor ve zayıflamak için yapılan yürüyüş, tempolu olmalıdır.
H Mümkünse ekip kurulmalı, en az iki kişi ile gidilmelidir.
I İyi bir yürüyüş, aynı zamanda gözlem yapmak için de iyi bir fırsattır.
İ Yürüyüş sırasında yanınıza ekmek alırsanız ve uygun yere bırakırsanız ya da balıklara atarsanız sevap işlersiniz.
J Tohum da olabilir. Yediğiniz sebze ve meyvelerin tohumlarını uygun yerlere atabilirsiniz. Buna tohum bombası” deniyormuş. Tohumları küçük çamurlara sarıp doğaya bırakıyorsunuz, onlar da uygun ortamı bulunca patlıyormuş. Ne güzel!
K Çevre temizliğine azami dikkat edilmeli, gerekirse sorumlulara şikayet edilmelidir.
L İyi gözlemeli öğrenmek amacıyla bakılmalıdır.
SOMSÖZ: "KEŞKE!..." DEMEMEK İÇİN, BİLMEK LAZIM.
