Gazze'de Anne Olmak: Savaşın Gölgesinde Anneler Günü Köşe Yazısı Makale Mehmet Şentürk yazdı...

Anneler Günü, dünya genelinde sevgi, şefkat ve fedakârlığın simgesi olan anneleri onurlandırmak için kutlanan özel bir gün. Ancak Filistin’in kanayan yarası Gazze’de, bu gün ne çiçekle ne de hediyelerle anılıyor… Orada anne olmak, yaşamla ölüm arasında ince bir çizgide yürümek demek.

Gazze'de bir annenin sabahı, çocuğunu okula gönderip ardından kahve keyfi yaparak başlamıyor. Her yeni gün, bombaların sesiyle, yıkılan evlerin enkazıyla, kayıp listelerinde tanıdık bir ismin olup olmadığını kontrol etmekle başlıyor. Çünkü Gazze’de anne olmak, bir çocuğun yalnızca büyümesini izlemek değil; onun hayatta kalmasını sağlamak için yaşamın her saniyesiyle mücadele etmek demek.

Anneler, çocuklarına hikâyeler anlatmak yerine sığınaklara nasıl koşacaklarını öğretiyor. Uyku masallarının yerini gece boyunca patlayan füzelerin sesi alıyor. Oyuncakların yerini travmalar, okul çantalarının yerini hastane dosyaları dolduruyor.

Bu koşullar altında bile Gazze’li anneler, umudun en güçlü taşıyıcıları. Enkazların arasında doğan bebekleri kucaklarına alırken, gözlerinde yorgunlukla birlikte bir direniş de parlıyor. Onlar, hayatı yeniden inşa etmenin, her şeye rağmen sevmeyi ve korumayı sürdürebilmenin adı.

Anneler Günü’nde, dünyanın geri kalanında paylaşılan mutluluk karelerinin yanında, Gazze’deki annelerin çığlıklarını da duymak gerekiyor. Onların sessiz mücadelesi, sadece kendi çocukları için değil, insanlığın vicdanı için veriliyor.

Bugün, Gazze’deki annelerin varoluş direnişini unutmayalım.
Anneler Günü kutlu değil, umutlu olsun…