Hastaneler, insan hayatının en hassas anlarının yaşandığı mekânlardır. Kimimiz umutla, kimimiz kaygıyla, kimimiz de çaresizlikle adım atarız o koridorlara.
Hastaneler, insan hayatının en hassas anlarının yaşandığı mekânlardır. Kimimiz umutla, kimimiz kaygıyla, kimimiz de çaresizlikle adım atarız o koridorlara. İşte bu yüzden, bir sağlık personelinin gösterdiği anlayış, sabır ve güler yüz; yalnızca tedavinin değil, moralin ve insan onurunun da en önemli parçasıdır.
Geçtiğimiz günlerde Antalya Şehir Hastanesi İç Hastalıkları (Dahiliye-6) Polikliniği’nde görev yapan Uzman Doktor Şule Çömlekcioğlu ve değerli bir tıbbi sekreter kardeşimizin sergilediği örnek tutum, bunun en güzel göstergelerinden biriydi. Hasta yoğunluğunun en üst seviyelere çıktığı bir dönemde, her hastaya aynı sabır, aynı empati ve aynı profesyonellik ile yaklaşmaları takdire şayan bir durumdu.
Toplum olarak çoğu zaman sağlık çalışanlarını yalnızca bir görevli, yalnızca bir “hizmet sağlayıcı” gibi görme eğilimindeyiz. Oysa onlar da insandır; yorgun düşen, ailesine vakit ayırmaya çalışan, zaman zaman kendi sağlık sorunlarıyla mücadele eden insanlar. Ancak buna rağmen, iş başına geçtiklerinde tüm bu yükleri bir kenara bırakıp, hastaların yanında olmayı başarırlar.
Burada asıl önemli olan, küçük bir teşekkürün bile ne kadar büyük bir motivasyon kaynağı olduğudur. Bir hastanın memnuniyetle ayrılması, bir yakınının minnetle söylediği “Allah razı olsun” sözü, sağlık çalışanları için bir ödül niteliğindedir. Çünkü onların mesleği yalnızca bilgiyle değil, büyük bir gönül emeğiyle yapılır.
Unutmayalım ki; sağlık personeline gösterdiğimiz anlayış, aslında kendi sağlığımıza gösterdiğimiz değerdir. Onların emeğini takdir etmek, toplumsal bir sorumluluktur.
Bu vesileyle, Uzman Doktor Şule Çömlekcioğlu’na ve poliklinikte özveriyle görev yapan tüm sağlık çalışanlarına gönülden teşekkür ediyor, meslek hayatlarında başarı ve kolaylıklar diliyorum. Çünkü sağlık personeli yalnızca bir görevli değil, aynı zamanda hayatın görünmez kahramanıdır.