1. Anahtar Kelime Seçimini Sadece Hacme Göre Yapmak
Yeni markaların SEO’da yaptığı hatalardan biri, anahtar kelime seçiminde yalnızca arama hacmine odaklanmalarıdır. Bu yaklaşım, genellikle rekabeti yüksek ve dönüşüm oranı düşük kelimelere yönelmelerine neden olur. Böylece, içerikler sıralamaya girmekte zorlanır ve trafik sağlansa bile nitelikli ziyaretçi kazanımı sağlanamaz.
Arama hacmi yüksek olan kelimelerin çoğu zaman sektör devleri tarafından domine edildiği göz ardı edilir. Bu kelimelerde rekabet etmek, yeni bir markanın kaynaklarını hızla tüketmesine sebep olur. Oysa, uzun kuyruklu ve kullanıcı niyeti yüksek anahtar kelimelerle başlamak daha stratejik bir yaklaşımdır.
Kullanıcı niyeti analiz edilmeden yapılan anahtar kelime hedeflemeleri, içeriğin performansını ciddi şekilde düşürür. Sadece hacim değil, niyet, rekabet seviyesi ve arama sonucundaki içerik formatı da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu verilerin birlikte değerlendirilmemesi, markaların hızlı yükselme şansını büyük ölçüde azaltır.
Bu noktada yapılması gereken, Google SERP üzerinde kelimenin nasıl bir niyet taşıdığını analiz etmek ve içerik yapısını buna göre belirlemektir. Örneğin, ticari niyet taşıyan bir arama sorgusuna bilgilendirici içerik hazırlamak, ziyaretçiyi kaçırır. Doğru anahtar kelime, sadece çok aranan değil, markanın hedef kitlesine ulaşan kelimedir.
2. Teknik SEO’yu Yalnızca Sayfa Hızı ile Sınırlamak
Yeni markaların SEO’da yaptığı ikinci hata, teknik SEO’yu sadece sayfa hızından ibaret sanmalarıdır. Sayfa hızı önemli bir faktör olsa da, teknik SEO çok daha geniş bir alanı kapsar. Site mimarisi, taranabilirlik, yönlendirmeler, hata sayfaları ve yapılandırılmış veriler gibi birçok kritik unsur göz ardı edilir.
Çoğu yeni marka, Lighthouse skorlarına odaklanırken Search Console’daki tarama hatalarını ya da log analiziyle ortaya çıkan indeksleme problemlerini göz ardı eder. Oysa Google’ın sitenizi nasıl taradığını anlamadan yapılan optimizasyonlar sadece yüzeysel iyileştirmeler sağlar.
Yapılandırılmış veri kullanımı, özellikle zengin sonuçlar elde etmek için kritik önemdedir. Ancak yeni markalar çoğu zaman schema.org etiketlemelerini ya eksik uygular ya da hiç kullanmaz. Bu, görünürlük potansiyelinin düşmesine ve içeriklerin öne çıkmamasına yol açar.
Ayrıca, canonical etiketlerin hatalı kullanımı ya da yönlendirme zincirleri gibi basit görünen problemler, sitenin tüm sıralamasını etkileyebilir. Teknik SEO denetimleri düzenli aralıklarla yapılmalı, sadece hız testiyle sınırlı kalmamalıdır.
3. İçerik Stratejisinde Zamanlamanın Göz Ardı Edilmesi
Yeni markaların SEO’da yaptığı üçüncü hata, içerik stratejisinde zamanlamayı dikkate almamalarıdır. İçeriğin kalitesi kadar ne zaman yayımlandığı da önemli bir faktördür. Sezonluk aramalarda içeriklerin erken yayınlanmaması, algoritmanın içeriği değerlendirmesi için yeterli zaman tanımaz.
Özellikle rekabetin yoğun olduğu dikeylerde, içeriklerin 2-3 ay önceden yayınlanması gerekir. Bu, Google'ın içeriği anlaması ve sıralamaya sokması için gereken zamanı sağlar. Ancak yeni markalar genellikle içerik üretimini son dakikaya bırakır ve bu da verimsiz sonuçlar doğurur.
Ayrıca içerik takvimi oluşturulmadan yapılan üretim süreci, sitenin bütünlüğünü zedeler. Benzer konular birbiriyle ilişkilendirilmez ve dahili bağlantılar sağlıklı şekilde kurulmaz. Bu durum, kullanıcı deneyimini ve dolayısıyla SEO performansını düşürür.
Yeni markalar için önerilen yaklaşım, içerik üretimini sürekli hale getirmek ve veri analizine dayalı bir yayın takvimi oluşturmaktır. Böylece hem güncellik korunur hem de algoritmalarla senkronize bir içerik akışı sağlanır.
4. Backlink Stratejisinde Kalite Yerine Adet Odaklı Yaklaşım
Yeni markaların SEO’da yaptığı dördüncü hata, backlink stratejilerinde sayıya odaklanıp kaliteyi göz ardı etmeleridir. Çok sayıda bağlantı almak yerine, sektörel olarak otoriter ve alakalı sitelerden gelen bağlantılar daha değerlidir. Ancak bu ayrım çoğu zaman ihmal edilir.
Düşük kaliteli dizin sitelerinden alınan bağlantılar ya da yorum spam'leri gibi yöntemler, kısa vadede etkili görünse de orta vadede sıralama düşüşüne neden olur. Google bu tür manipülatif bağlantı yapılarını hızla tespit eder.
SEO xidmeti sağlayan bazı ajanslar, bu konuda yanıltıcı yönlendirmelerde bulunarak yeni markaların link profillerini zayıflatır. Halbuki doğru strateji, ilişki temelli ve içerikle entegre backlink yapıları kurmaktır. Bu tür bağlantılar yalnızca sıralama değil, aynı zamanda trafik de sağlar.
Ayrıca, link alan sayfanın içeriğiyle bağlantı veren sayfa arasında anlamsal bir bütünlük olması gerekir. Bu sağlanmadığında, bağlantının SEO katkısı ciddi şekilde azalır. Linkin yer aldığı konum, çevre metin ve bağlantının doğal akışı da önemlidir.
5. Kullanıcı Deneyimini SEO'dan Bağımsız Görmek
Yeni markaların SEO’da yaptığı beşinci ve son hata, kullanıcı deneyimini SEO’dan ayrı bir konu olarak değerlendirmeleridir. Oysa kullanıcı deneyimi, SEO başarısının temel bileşenlerinden biridir. Sayfada geçirilen süre, etkileşim oranı ve hemen çıkma oranı gibi metrikler doğrudan sıralamayı etkiler.
Yeni markalar, genellikle içerik üretimi ve teknik optimizasyona odaklanırken kullanıcı etkileşimini ölçmez. Navigasyonun karmaşık olması, mobildeki kullanılabilirlik sorunları ya da CTA eksiklikleri, bu metrikleri olumsuz etkiler. Bu da sıralamaların istikrarlı şekilde yükselmesini engeller.
Kullanıcının sayfa üzerindeki davranışlarını analiz etmek, eksik ya da sorunlu alanları belirlemek için temel bir adımdır. Scroll derinliği, tıklama haritaları ve A/B testleri, bu analizi daha etkili kılar. Ancak yeni başlayan markalar bu araçları çoğu zaman kullanmaz ya da nasıl yorumlayacağını bilmez.
SEO sadece arama motorları için değil, kullanıcı için de optimize edilmiş bir deneyim sunmalıdır. Bu ikisi birlikte ele alınmadığında, yapılan çalışmalar geçici sonuçlar verir. Kalıcı performans için SEO’nun kullanıcı deneyimiyle bütünleşmesi gerekir.
