KARAGÖL'DEKİ KÖŞK

KARAGÖL KÖŞKÜ

Karagöl’de milletin toplandığı, muhabbet ettiği yerin yanında yaşlı bir ardıç ağacının altına kurulmuş bir köşk var. En az 100 yaşında. Bize ne kadar vefasız ve ilgisiz bir toplum olduğumuzu anlatan bir yer. Bundan 30 yıl kadar önce Karagöl’e ilk gittiğimiz zaman oturduğumuz ve “Burası ne güzel bir yayla…” dedirten bir köşk. Geçenlerde yolum o yaylaya düştü ve köşke de biraz daha yakından baktım. Köşkün ayakları yerden kesilmiş. Tahtaları çıkmış. İçinde ardıç pürleri birikmiş. Üstündeki tahta örtü de şirazesinden çıkmış.

Biliyoruz, şimdi insanlar ya kahveye gidip orada çay yudumlayarak oyun izliyor, ya da çınarın dibinde gölgeleniyor. Ama bu ardıç ağacının hiç mi anısı yok acaba o insanların arasında. O köşk öyle tükenip dururken bir kişi bile “Yav arkadaşlar şunu bir elden geçirelim. Gerçi bugün herkesin altında arabası var, görkemli evleri var. Ama bu köşk bize dededen miras. Üstünde, sağında solunda dedelerimizin nefesleri dolaşır. Onlara bir çimdik saygı göstersek iyi olmaz mı?” demedi mi acaba? Bir millet eskiyenlerine nasıl bu kadar saygısız ve vefasız olabilir?

Herkesin yerlilik ve millilikten dem vurduğu, insanımızın Yörüklüğe bunca meraklı olduğu bir zamanda ve yörede yüz yıldan fazla hizmet veren bir köşkün azıcık daha bakımlı olması iyi olmaz mı?

Bir kenti sevmenin ölçüsü orada doğmak ya da orada doymak değil, o kenti sevmek ve korumaya değer bulmaktır. Bunun yolu sadece verimli tarlaları, görkemli binaları, güzel manzaralı ortamları değil, taşını çalısını, yakasını yamacını, bataklığını, sağlam sakat demeden, zengin yoksul ayırmadan tüm insanlarını sevmektir. Kumluca’yı seviyorsanız, kayanın üzerinde bitmiş bir çalıyı da derenin içinde yarı aç yarı tok yaşamını sürdüren bir insanını da seveceksiniz. Sevmiyorsanız bırakın zenginliklerini kendinizi ve yakın çevrenizdeki eşinizi dostunuzu, çoluk çocuğunuzu da sevemezsiniz. O zaman burada yaşamanızın bir anlamı yoktur. O zaman buradaki her şey size diken olup batacaktır.

Çağdaşlık eskiyi gömmekle değil, yaşatmakla mümkün. Çağdaş toplumlar eskilerine özenle bakan, onları baş köşede koruyan toplumlar. Eskiye saygı gösterdiğiniz ölçüde saygıya layıksınız. Size yıllarca hizmet eden başta insanlar olmak üzere yerler, eşyalar, anılar sizde bir anı bırakmadıysa size yuf demek gerek.

Lafa gelince mangalda kül bırakmayan insanlarımız nerede?  Yol yapanlar o köşkün ayağının altını oyup boşaltırken o insanlar neredeler?  O köşkün tahtalarının çivileri çıkarken, tabanındaki ve üstündeki tahtalar kağşarken hiç kimse neden sesini çıkarmıyor? O köşkte hiç kimsenin mi hatırası yok?

YAZIK, ÇOK YAZIK!

NOT: Konu ile ilgili Güzören’in yeni muhtarına ve karşılaştığımız öteki dostlara sitemlerimizi iletiyoruz. Siz de iletin! Ne demişler? “Kurbağanın sidiği, göle fayda!”