26 Nisan Perşembe günü Kozan'dan çıktım yola, başta meşakkatli bir yolculuk olacağa benziyordu, gözüm korkmadı değil hatta vazgeçmeyi bile çok düşündüm. Ev çarşı pazar gezmesi sevmem, farklı yerler görmek varsa işin ucunda her şeyi göze almaya değerdi...
Nihayet vakit geldi ve otobüse bindik, Adana' dan çıktık yola, biraz hayal kırıklığımız vardı çünkü, o kadar yolu küçük bir otobüsle yapacaktık üstelik iki koltuğa birden oturan hanımlar bile söyleniyordu. Ben ayakta gitmeyi tercih ettim bazı anlarda, rahatsızdım da ne yazık ki…
Bayan çoğunlukta erkek yolcumuz üç beş taneydi, hemen hemen herkes birbirini tanıyordu bense fazla kişiyi tanımasam da daha ilk iki saatte kaynaştım, herkes bir şeyler anlatıyor her kafadan bir ses çıkıyordu resmen, tek iyi yönü bu diye düşünmeden edemedim, hava aydınlanmaya başladı etrafımızı gördükçe sustuk ve görebildiğimiz güzellikleri hayran hayran seyrettik. Dağların zirvesinden yemyeşil doğaya bakmak nasıl keyifliydi anlatamam. Önce otelimizi Kemer' de sanmıştık, meğerse Kumluca' daymış. Yol uzadıkça uzadı içten içe isyan ediyorken hoş manzaralarla mest oluyorduk. Kumlucanın dışındaydı otelimiz ve yol sağlı sollu hep sera, artık şüphelenmeye başladım ve dayanamadım dedim ki; “bizi seraya işçimi getirdiniz yoksa, burada otelde yok bir şeyde yok'' kahkahalar patladı tabi ki. daha neler neler ama her şeyde yazılmıyor ki:)
Cuma günü öğle saatlerinde otelimize kavuştuk otobüsten inerken ki karşılanmamızsa ayrı güzeld, Arap kılığına girmiş bir genç ve palyaçomuz artı daha başka süprizlerle içeri alındık, resepsiyonda beklerken ilk işim cam bardakta çay içmek oldu yolda plastik bardakla çay kahve içemiyorum, yanıma kupa bardağımı almayı da unutmuşum. Odalarımıza geçtik yerleştik, o gün “serbestsiniz” dediler, program yoktu, akşam ani bir kararla “toplantı var dediler ona katıldık. Her bulduğum boşlukta sahile koştum, eskiden olsa bana deniz güzel dediremezlerdi lakin çam ağaçları o yüce dağlar deniz ve doğanın güzellikleriyle bu kadar iç içe olur da güzel olmaz mı hiç? Ben ilk gidiyorum ya tabi bilmiyorum, bir arkadaş dedi ki; ''gel şurda çay pasta falan varsa alalım'', ben hemen “çantamı cüzdanımı yanıma almadım ama dedim'' kadın güldü ve “gerek yok” dedi:) o biliyormuş meğer, açık büfe kahvaltılar yemekler çaylar kolalar, çeşit o kadar boldu ki, ne yalan söyleyeyim gözüm doydu fazla bir şey yiyemedim:)
Cumartesi kahvaltıdan sonra seminerimiz başladı konuşmacıları dinledik, eğitim faydalı oldu hepimize, hayatımda ilk kez canlı hipnoza şahit oldum, günün sonuna doğru ödül töreni vardı ve ben de şiir okumak istiyordum.Özgül termal ailesi için yazmış olduğum şiirimi paylaşmam için nihayet sahneye davet ettiler. HATİCE SARITAŞ- ADANA...Hemen koştum zaten program çok sıkışıktı, fon eşliğinde şiirimi icra ettim, çok şükür fazla heyecan olmadı da kurtardım:) toplantı bitti ve ben yine sahile koştum resimler çekeyim diye, baktım ki benle bir kızdan başka kimse yok, Allah’ım nasıl rica etsem de resmimi çektirsem derken söyleyiverdim.İstanbul’luymuş Bursa da çalışıyormuş ve güzel bir dostluğun başlangıcı oldu bir çok resimler çektik, akşam yemeğini beraber yedik, dolaştık konuştuk ve gece odalarımıza çekildik.
Sabah oda arkadaşlarımla güneşin doğuşunu seyretmeye yine sahile gittik, denizden bakınca güneş ışığının suya yansıması müthiş güzeldi...Ve süre bitti. Otobüsümüze bindik, baktım ki herkes bulduğu yere oturmuş, ben de geçtim en arkaya, garip bir hüzünle çıktım yola....Meşhur sera tarlalarından geçiyoruz, seralar bitince Allah' ım nereye bakacağımı şaşırıyorum tereciye tere satmak hoş olmaz ama, Kumluca, Kemer, Manavgat, Antalya anlatılmaz meğer yaşanırmış:)
Konya yol güzergahımız, oysa Antalya düden şelalesi hep görmek istediğim yerlerden biriydi gelmişken gitsek ne olurdu sanki:( kimi zaman uyudum kimi zaman resimler çektim,akşam saatlerinde şiirimi okumamı istediler, okudum bir şeyler anlattım ve sohbetler yine en koyu yerden başladı, tüm yol arkadaşlarım hepsi de güzel ve özel insanlardı her şey fazlasıyla güzeldi...Gece 00:1 den sonra indik Adana' mıza ertesi gün öğle vakti evime gelebildim, komşumuz vefat etmiş ona katıldım ve bugün de tatlı bir yorgunlukla tatilimin öyküsünü sizlerle paylaşmak istedim...Akdeniz’im gerçekten de güzelmiş, ne mutlu bu bölgelerde yaşayanlara.Nasipse yine gitmek görmek istiyorum. Cennet vatanımı çok seviyorum...
Ayrıca işçilerimizin bayramını kutluyorum, işçi bayramında yine memurlara tatildi:)
tüm okurlarıma selam ve sevgilerimi gönderiyorum..Akdenizim gibi sıcak ve samimi...
== AKDENİZ GÖZLÜM ==
Düşerim içine tatlı sözlerin
Beni benden aldı Akdeniz gözlüm
Kat kat güller açmış masum yüzlerin
Gönlün bende kaldı Akdeniz gözlüm...
Bakınca hislerim kalpten süzülür
Günlerime senden sevda dizilir
Birtanem çağrına varıp yüzülür
Derdin bende kaldı Akdeniz gözlüm...
Yeşille maviyiz elele verdik
Gam ile kederi en dibe serdik
Aşkı bilmezleri şiddetle yerdik
Nağmen bende kaldı Akdeniz gözlüm...
Herşeyim olmuşken kalsan öylece
Şefkatli busenle sarsan böylece
Çıkarsız saf temiz sevsek köylüce
Adın bende kaldı Akdeniz gözlüm...
Akdenizim kadar sonsuz olsun aşk
Akdenizim gibi sıcak kalsın aşk
Akdenizim dile,vuslat bulsun aşk
Kalbin bende kaldı Akdeniz gözlüm...
HATİCE BOZKURT SARITAŞ...
Yorumlar