Eğer bir kadınsanız kim olursanız olun hayatta bir erkeğin gazabına uğrarsınız mutlaka. Bir ev hanımı, bir öğretmen ya da bir yönetici olmanız hiçbir şey değiştirmez . davranış şekilleri farklı olsa da öz hep aynı. 
Özellikle ataerkil sistemin hükmettiği bu topraklarda kocanıza, erkek kardeşinize ve tüm erkeklere sorunsuz itaat etmek zorundasınız. Neden mi? Çünkü kadın evde bir hizmetçi, tarlada ırgat, çocuğa bakıc;ı hisleri, hayalleri, geleceğe dair hiç bir planı olmayan tek görevi çevresindekilere kusursuz hizmet sunan bir eşya bir maldır. Bulunduğu toplulukta söz söylemeye hakkı yoktur. Dokuz ay karnında taşıdığı, yıllarca özlemini çektiği, hiçbir koşul beklemeden sevdiği küçük bebeğine isim koymaya bile hakkı yoktur. Diğerleri emreder o itaat eder. Baba emreder, erkek kardeş emreder, kayınpeder, kayın, amca, dayı, manav, bakkal? herkes emreder. Sonra kayınvalide, görümce? kocanın değer verdiği tek kadınlar. Değer dediysek sevgiye dayalı bir değer değil bu. Dışarıdan bakıldığında biraz saygı gibi görünen koca bir tabu sadece. Onların bilgiçlik taslamaya, sizin hayatınızı yönetmeye her zaman hakları vardır. Sizin yapmanız gereken tek şey itaat. Bir topluluk içine girersiniz, biri size fikrinizi sorar. Buna alışık değilsinizdir. Bi an duraksarsınız benim bir fikrim, bir düşündüğüm şey var mı diye. Sonra yavaştan yüzünüz kızarır, sesinizdeki heyecanı bastırmak için genzinizi temizlersiniz, kalbinizin yerinden fırlayacakmış gibi atışına şahitlik edersiniz derin bir nefes alırsınız. Tam ağzınızı açıp birkaç şey kekelemeye başlayacağınız an ilerden alaycı bi ses duyulur,?o hiçbir şey bilmez, konuşmasını bilmez, giyinmesini bilmez, yemek yemesini bilmez?. Bilmez bilmez? 
Peki neden bilmez? Şimdi soruyorum beyEFENDİye. Kaç defa eşinizi karşınıza alıp onunla konuştunuz, neler hissettiğini sordunuz? Kaç defa ?sen nasıl istersen öyle olsun karıcığım? dediniz? Kaç defa ona hakaretlerle değil de sevgi sözleriyle hitap ettiniz? Kaç defa kaç para harcarım, en ekonomisinden alayım ki masraf olmasın korkusu olmadan eşiniz için beraber alışveriş yaptınız? kaç defa sadece onunla olmak, her şeye rağmen gözlerindeki parlayan umudun ışığını görmeye çalıştınız? kaç defa çocuklarınızın kahrını çektiniz? Kaç defa kayınvalidesinin, görümcesinin ve diğer aile fertlerinizin aşağılayıcı, hiçe sayar söz ve davranışları arasında karınızı aslanlar gibi savundunuz? Kaç defa gerçek bir delikanlı gibi davrandınız? Ve siz hala karınızı aşağılık bri varlık olarak görüyorsunuz değil mi? Görüyorsunuz ya beyEFENDİ tek kusur karınızda, tek suçlu o siz masumsunuz. Evlenmeden önce kurduğunuz hayaller, verdiğiniz sözler aslında hep kendinizden ibaretti. Evet onunla evlenmeyi, aynı yastığa baş koymayı deli gibi istiyordunuz belki de. Ama bunu sadece kendi egonuzu tatmin etmek için istiyordunuz. Değil mi? Lütfen bu soruya cevap erirken biraz cesur olun.
Ya cesaret gösterip de bu duruma isyan eden, başkaldıran kadınlar? Onların durumu daha vahim. Bazen çocuklarından evinden ayrılmayla, bazen toplumdan dışlanmayla kalsa da en ağırı bunlar değil. beyEFENDİnin size layık gördüğü büyük ödül ÖLÜM. Ne din, ne de devlet engel olabilir bu acı sona. Eğer bu başkaldırıyı göze alıyorsanız en kötü ihtimali de düşünmelisiniz. Buna ne sevgi, ne din, ne çocukların en güzel sevgiden mahrum kalmış ömürleri ne de eğitim engel olabilir. Yıllarca kadınların önemine dair kurulan cümlelere kulak tıkamış, kadınların emeğine ve sevgisine göz kapamış bu kişilerin kimi ilkokul mezunu, kimi de üniversite. Önemli olan mezuniyet durumlar değil, aynı bilice sahip olmaları. 
Ve tekrar söylüyorum: Eğer bi kadınsanız kim olursanız olun hayatta bi erkeğin gazabına uğrarsınız mutlaka. Bir ev hanımı, bir öğretmen ya da bir yönetici olmanız hiçbir şey değiştirmez . davranış şekilleri farklı olsa da öz hep aynı. Özellikle ataerkil sistemin hükmettiği bu topraklarda kocanıza, erkek kardeşinize ve tüm erkeklere sorunsuz itaat etmek zorundasınız.

Temmuz 2012
Gamze KARAKOYUNLU
SAKARYA ÜNV.