ÇOK GÜZEL BİR BAŞLANGIÇ 1

15 Ocak Çarşamba günü, Kumluca okullarında çalışan öğretmenlerin oluşturduğu korodan bir konser dinledik. Koroya dört tane bağlama, bir tane keman, bir tane ritm saz, birer tane de alto ve bas gitar eşlik ediyordu. Koroyu Sosyal Bilimler Lisesi müzik öğretmeni Barış Eken yönetiyor, sunuculuğu da Sosyal Bilimler Lisesi Edebiyat öğretmeni Mehmet Ilgar Güzel yapıyordu.

               Konseri dinlemeye başta Kaymakam Hakkı Uzun ve Belediye Başkanı Mustafa Köleoğlu olmak üzere ilçenin bütün bürokratları katılmıştı. İzleyiciler 550 kişilik Mehmet Akif kültür Salonu’nu tıklım tıklım doldurmuşlardı.

               Repertuar iyiydi. Kerkük, Sıvas, Kayseri, Kahramanmaraş, Kırşehir, Eskişehir, Erzurum gibi yörelerimizden güzel türküler seçilmişti. Solo söyleyenler de müziğe vakıf kardeşlerimizden oluşmuştu.

               Öğretmenler bunca işin gücün arasında ayaklarını uzatıp evlerinde oturmak yerine bir araya gelmiş çalışmış ve bir güzellik ortaya çıkarmışlardı.

               Olayın öyküsü de şöyle…

               İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bir konser yapmak ister. Bu konserde Kumluca ilçesinde çalışan öğretmenler görev alacaktır. Önce ilçemizdeki okullarda bulunan 19 müzik öğretmeni toplantıya çağrılır. Konu tartışılır. Bazı öğretmenler, öğretmenlerin işlerinin çok olduğunu, yorgun olduklarını ileri sürerek konser yapılmasına karşı çıkarlar. Milli Eğitim ısrar eder. Sonra okullara yazı gönderilerek konserin muhakkak düzenleneceği, katılmak isteyen öğretmenlerin müracaat etmeleri gerektiği bildirilir.

               Kumluca’da 25 okulda çalışan bin 70 öğretmenden 44 öğretmen seçilir ve 45 gün gibi kısa bir hazırlıktan sonra bu konser yapılır.

               Konserden sonra bir öğretmen arkadaşım “Biz yıllardır böyle bir organizasyon yapmak istedik, ama bir türlü yapamadık. Ben kırk yıldır çalışıyorum, böyle bir organizasyona şahit olmadım” dedi. Ben de 31 yıldır buradayım böyle bir organizasyon görmedim.

               Milli Eğitim Müdürlüğü’nde birkaç arkadaşla konuştum. Kumluca’daki okullarda bin 70 öğretmen çalıştığını da onlardan öğrendim. Şimdiye kadar böyle bir organizasyonun yapılmamış olması büyük bir zaafiyetin belirtisidir.

1970’li yıllarda, hızlandırılmış eğitimle şu ya da bu şekilde liseyi bitirmiş kişiler eğitim enstitülerine kaydedildi ve o ortamda hızla okulu bitirip öğretmen olarak atandılar. Gerçi onların içinde de epey yetenekli genç vardı. Ama şimdiki genç öğretmenler o kuşaktan çok daha yeteneklidir.

               Hızlandırılmış eğitimden mezun olanların okullara öğretmen olarak atanması, öğretmenlerin niteliği konusunda birçok soru işareti yarattı. Muhalifler “45 günde kabak bile yetişmez” diyerek öğretmen yetiştirilip atanmasını karikatürize ettiler. O zamanlar vatandaşların çocuklarını “Hiçbir şey olamazsa öğretmen olur” diyerek liseye vermesi, Türk eğitim tarihinde kapkara bir lekedir. Daha sonra rahmetli Avni Akyol öğretmenlik mesleğine itibar sağlamak istediyse de 90’lı yıllarda meslekten olmayanların mesleğe atanması ile onun çabaları da zaafa uğradı. O zaman yapılan atamalarda fakülte mezunları öğretmen yapıldı. Ancak onların öğretmenlikleri de tartışıldı. Hâlâ da tartışılır.

DEVAM EDECEK

 Whatsapp'tan Ulaş