“HOŞ SADA” ÜZERİNE 2

               Kumluca Belediyesi bu yıl Hoş Sada adlı yarışmalardan dördüncüsünü düzenliyor. İlki 2003 yılında olmak ve beş yılda bir yapılmak üzere planlanan bu yarışma kentimizle ilgili literatür oluşturmak için güzel bir fırsat. Daha önce yarışmaya katılan metinler kitapçık halinde yayınlanmış.

               Fransızca “edebiyat” anlamındaki “literatür” sözcüğü, özelde bir konuda “yazılı ve basılı her şey” anlamında kullanılır. Bir konuyla, bir yöreyle ilgili literatür oluşturmak önemli bir etkinliktir. Başkan Çetinkaya, Kumluca’nın geçmişini araştırtıp kitaplar halinde bastırdı. Geleneklerimiz, sözlüğümüz, beldemizin eski ve yeni fotoğrafları kitap ve dergilerde yayınlandı. Ayrıca büyük bir fotoğraf arşivi oluşturuldu. Bu konuda son yirmi yılda, 50 yılda 100 yılda yapılmayan birçok şey yapıldı. Bu sayede Kumluca dağlar arasında yitmiş bir köy olmaktan kurtulup Antalya’nın ve örtüaltı sebze üretiminin önemli noktalarından biri olarak öne çıktı.         

               Belediyenin Hoş Sada ile ilgili ilk çalışmalarına büyük bir heyecanla katılmıştık. 2003 yılında kıt imkanlarla yapılmaya çalışılan bu etkinlik 2008 ve 2013 yıllarında gelişerek örnekler verdi. İlk kitapta  (bilgisayarı iyi bilmediğimiz için) birçok yazım yanlışı vardı. Kalıp iyi açılmadığı için sözlük belli belirsiz çıkmıştı. Daha sonra belediye çeşitli konularda kitaplar bastırdı.

               İyi de oldu.

               2018 yılında yapılacak yarışma şiir, mani, öykü, anı ve mektup türlerinde değişik kategorilerde. Son teslim tarihi 6 Nisan 2018. Yol kıyılarındaki askılıklarda ilanlarını görmüş olmalısınız. Bu yarışmanın koşulları ile ilgili bilgileri ve şartnameyi belediyeden ve belediyenin internet sitesinden edinmek mümkün.

               Bu tür yarışmalar anlatacak şeyi olanlar için önemli bir fırsattır. Kentimizi sevdiğimizi ve bu kentle ilgili her şeyin bizi yakından ilgilendirdiğini göstermek açısından da önemli bir fırsattır bu.

               Yazmak aslında sanıldığı kadar zor bir iş değildir. Bir kalem ve bir kağıttan ibarettir. Birazcık da dikkat. Sohbet ederken, “Bu konuşmadan yarına kalması gereken nedir?” Sorusunu sorarsanız neler anlatmanız gerektiğini de kabaca belirlemiş olursunuz. Anlatmanın tadına varanlar için o da bir tür tiryakiliktir. “Bu bilgiler kimin işine yarayacak?” diye düşünmeyiniz. Güzel anlatılan her şeyin muhakkak müşterisi de bulunacaktır.

               Ben kendi adıma Sarnıçtepe’ye giden yolda oturup, kuleye çıkıp, Sırtlandişi’ne çıkıp etrafıma bakıp gördüklerimi anlatabilsem yeter diye düşünüyorum. Ya da Belen’de, Yazır’da, Salur Gediği’nde bir yer oturup etrafıma bakarak bir mani atsam gene yeter. Düşünün çoğunuzun bu yerlerle ilgili anıları ya da duydukları öyküler de var. Ya da Balıklava’da ayaklarını suya ıslayıp oradaki değirmen evine bakarak oraya gelenlerin yaşantıları üzerine hayaller kurup anlatmak.

               Bizde bir takıntı var: Anlatılanların tümü gerçek olmalıdır düşüncesi. Yok öyle bir şey. İnsanlar için kurgu ve hayal, mutlak gerçekten kat kat daha makbul. Çünkü olmayan bir şeyi kurguluyorsunuz. Ya da yarım yamalak olmuş bir şeyi daha güzel olacak biçimde yeniden yapıyorsunuz. Biz yüzlerce yıl dededen kalma yöntemlerle iş yaptığımız, işlerimizi daha kolay daha güzel yapmanın yollarını aramadığımız için yerimizde sayıp durduk. Yani gerçek bizi yüzlerce yıl sımsıkı sarmış ve enginlere yelken açmamıza izin vermemiş.   

               Bunları söylememizin nedeni Belediyenin Kumluca ile ilgili çeşitli türlerde yaptığı çalışmalara katılmak ve katkıda bulunmanızı sağlamak.

               Öğrenciler, öğretmenler, veliler….

               Kumluca ile ilgili söyleyecek sözü, savunacak düşüncesi, anlatacak anısı olan herkes… Belediye parklar, hizmet binaları yapıyor. Kurslar düzenliyor. Halk Eğitim Merkezi genç yaşlı demeyip insanlara bir şeyler sunmak için çaba sarf ediyor. Hep daha güzel bir Kumluca için.

               Bize de bir şeyler yapmak düşmez mi?

               NE DERSİNİZ?