KAŞINTININ (TAKINTININ) GÜCÜ

İnsan bedeni bazı hastalıklara karşı öyle güçlü bir tepki verir ki o sorunun çözümlenmesine zorlar. Bazen dayanılmaz ağrılar, bazen kaşıntılar, bazen uyuşmalar, karıncalanmalarla insanı uyarır durur. Soruna çözüm bulunmadığı sürece de bu belirtiler artarak devam eder.

Geçenlerde Öğretmenevine uğradım. Öğretmenevi muhabbete pek elverişli değil. Aslında öğretmenlerin sosyalleşmesi için kurulmuş olan bu evler sadece oyuna hasredilmektedir. Oyun oynayan kişinin yanına oturdunuz mu da kendilerini kaybettiklerini fark edersiniz. İki kelam laf etmeye kalkanların, “Buraya laf etmeye mi geldin?” diye azarlandığını çok gördüm.

Öğretmenevleri daha önce içki ve sigara tüketilen mekanlardı. Çok şükür o illetten kurtuldu. Bu hükümet zamanında herkese açık hale geldi. Vur deyince öldürmek adetimizdir. Daha önce neredeyse resmi kıyafetle girilmesi gereken öğretmenevleri zıvanadan çıkmış. Ne kadar rengi bozuk kişi varsa orada. Öğretmenlerin bile rengi bozuğu geliyor oraya. Ha öğretmenevi, ha eski sabahçı kahveleri. Nezahet denen şey geçmişte kalmış.

Bu vesile ile söylemekte yarar var: Kumluca’daki kahvelerde kapalı yerlerde sigara yasağı yok. Yani o yasak ölmüş durumda. Ruhuna Fatiha! Ne belediye, ne ilçe sağlık kurulu, ne de işin sahipleri işten haberdar. 

Kapalı yerlerde sigara yasağı iyiydi. Bir de içecek yasağı olsa. Benim şikayetim ormanların ve kentin en güzel manzaralı yerleri onlar yüzünden bira ve içecek şişeleriyle dolu. Adeta çöplük… Bu adamlar ağzından mı içiyor yoksa burnundan mı bilemezsiniz.

Yıllardır tanıdığım bir arkadaşla iki kelam laf etmek istedim. Ne yalan söylemeli azıcık kaynattık. Vay efendim sen misin laf eden? Öteden biri geldi, konuştuğum arkadaşa “Haydi batak oynayalım!” dedi. “Arkadaş burada laf ediyoruz” dedim. Özür dileyip az ötedeki masaya oturdu. Arkadaş da “Benim vaktim az” dedi. Ona rağmen uzaktan kaş göz ediyor. Anlaşıldı ki kaşıntı her yanını almış. Bunu bir öğretmenin yapması hastalığın derecesini gösterir.

Söz kutsaldır. Onun için sözü kesmek, sonuna kadar dinlememek büyük kabalıktır. En kızdığım konulardan biri konuşan iki kişinin arasına yok yere girip lafı piç edenlerdir. Zaruri olsa özür diler, işine bakarsın. Ama burada öyle değil.

SOMSÖZ: 2024 KUTLU OLSUN!