POLİS ADALETİN GÖZÜ KULAĞI, ELİ AYAĞIDIR

          Bu yıl 10 Nisan’da polis teşkilatının kuruluşunun 173. Yıldönümü kutlandı. Tarihteki birçok devletin bile ömrü bu kadar uzun değilken polis teşkilatımızın bu kadar uzun bir süre yaşaması gurur verici bir olaydır.

           Bir düşünür, “Kuvvetsiz adalet aciz, adaletsiz kuvvet zalimdir” der. Demek ki hepimizin talebi olan adalet iki kanatlıdır. Gücü yoksa kendisi de yoktur. Öte yandan kuvvet adil değilse zalimdir. Suçlu suçsuz ayırmadan daha doğrusu adalet gözetmeden “pire için yorgan yakar. Böyle bir ortamda can ve mal emniyetinden söz etmek mümkün değildir.

          Halbuki “Adalet mülkün temelidir” ve devletin birinci görevi adalet dağıtmaktır. Aksi halde payidar olamaz. ihtiyaçlar sıralamasında ekmekten sudan daha önemli olan ihtiyaç güvenlik ve huzurdur. Polis de bunların bekçisidir. Polisin önemi buradan kaynaklanır.

          Topluma güven telkin eden kurum yasalar ve bunların uygulayıcısı olan adliye örgütüdür.  Adliye ise kolluk güçleri ile eşgüdümlü çalışarak işini yapar. Kolluk gücü zayıfsa adalet de zaafa uğrar. Kolluk gücü kirlenirse adalet de kirlenir.

          Biz güvenliğin sadece polis ve jandarmanın görevi olduğunu sanıyoruz. Oysa ülke güvenliği olsun birey güvenliği olsun vatandaşın görevidir. Çünkü polis ve jandarma şikayet edilirse harekete geçer. Siz kendinize karşı işlenen bir suça karşı ses çıkarmıyorsanız polisin ve jandarmanın kendiliğinden harekete geçmesini bekleyemezsiniz. Polis ve jandarmanın sık sık her işe maydanoz olması vatandaşın güvenliğini tehlikeye sokar. Onun için suçların çoğu şikayete bağlıdır.

          Suç oranının azalması biraz da vatandaşın uyanıklığına ve sorumluluk almasına bağlıdır. Göz göre göre üçkağıtçının, tokatçının, tefecinin ağına düşüp sonra da “Polis imdat!” diye çığırmanın anlamı yoktur. Kapının bacanın emniyetini almayıp sonra hırsızdan uğursuzdan şikayetçi olmanın da bir anlamı yoktur. Atasözü, “Kapını kilitle, komşuyu hırsız çıkarma!”der. Hırsıza ve uğursuza karşı elbette kolluk güçlerinin caydırıcı bir gücü vardır. Ama asıl güç vatandaşın uyanık olması, mal ve can emniyetini kendinin gözetmesidir.

          Burada emniyet güçlerine de bir çimdik sitem etmekte yarar var: Onlar da sanki yurdum insanı gibi davranıyorlar. Emniyet mensubunun saygınlığının artması için öncelikle kurallara kendilerinin uyması gerekir. Bakıyorum polis kardeşimiz yemek için lokantaya oturmuş, devletin aracını açığa park etmiş. Gözünün önünde trafik yasaları çiğneniyor, mesai harici olduğundan mıdır nedendir bilmiyorum, emniyet mensubu kardeşimiz görmezden geliyor.

          Geçenlerde gazetede bir haber çıktı: Haberde anlatıldığına göre iki polis araçla devriye gezerken bir bayana rastlıyorlar. Bayanı evine götürmek için arabaya alıyorlar. Arabayı bir kenara çekiyorlar. Polisin biri arabada bayana tecavüz ediyor. O tecavüz ederken öteki de telefonuyla oynuyor. Şikayet üzerine tecavüz eden tutuklanıyor, telefonla oynayan, yani olayı görmezden gelen polis tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor. Böyle bir durumda tecavüz eden polis elbette suçlu da, tecavüzü görmezden gelen polis iki kat suçludur bize göre. Çünkü polisin işi, görmektir. Polisin görevi suç işlenmeden önlemini almaktır.

          Yanlış mı düşünüyorum?

          Geçenlerde eski kafalı bir il milli eğitim müdürüne İstanbul’da bir polisimiz gerekli dersi verdi. Böyle polislerimizin de alnından öpmek gerekir.

           Bu vesile ile şehit olan polislerimize rahmet, gazilerimize, emekli polislerimize ve görevde olan arkadaşlarımıza sağlık, mutluluk ve başarı diliyoruz.

          ATASÖZÜ: HAKSIZ GÜÇLÜ OLURSA, HAKLI SUÇLU OLUR