Sosyal medya, her zamanki gibi, gerçeklikten uzak bir hızla yol alıyor. Yalan yanlış bilgilerin peşinden sürüklenen binlerce insan, düşünmeden, sorgulamadan kopyala–yapıştır refleksiyle hareket ediyor. Bir dönem, amirinden memuruna kadar herkes, “fotoğraflarınız çalınacak” gibi temelsiz uyarılara inanarak klavyesine sarılmıştı.

Ancak gerçek meseleler söz konusu olduğunda?
İşte o zaman ortalığı derin bir sessizlik kaplıyor.

Örneğin Hatay’da yaşanan acele kamulaştırmalar...
İnsanların tapulu topraklarına, hayatlarına el konulurken paylaştığımız temsili bir video, adeta bir mezarlık sessizliğiyle karşılandı.

Üstelik gelen yorumlar arasında, Kumluca Ticaret Odası (KUTSO) Genel Sekreteri Mesut Bakar’ın şu ifadeleri dikkat çekiciydi:

“Doğru değil, Filistin burası.”

Bu yaklaşım, düşündürücü olduğu kadar da üzücü.
Bir yerde hak ihlali yaşanıyorsa, oranın adı ne olursa olsun, itiraz etmek insanlık onurunun gereğidir.
Ama anlaşılan, bazıları için adalet ve vicdan; sadece rahatları tehdit edilmediği sürece anlam ifade ediyor.

İşin ironik yanı, Mesut Bakar’ın geçmişte, hakkını aramak için medyanın desteğine ihtiyaç duymuş olmasıdır.
İşten atıldığında sesini duyuracak bir mecra aramış, medyanın şefkatine sığınmıştı.
https://www.batiakdeniztv.com/mesut-bakar-iftira-atmayin-iste-belgeler
Bugün ise, o destekleri hatırlamak bir yana, en temel dayanışma duygusunu bile gösterme zahmetine katlanmıyor.

Bazıları için medya, sadece zor günlerin geçici bir aracı; iş bitince unutulacak bir merdiven.


Bir başka örnek...
Bir gün Akya balığını, bilerek “Lagos” diye tanıttık.
Neden mi?
Çünkü doğru bilgiyi paylaştığınızda kimse dönüp bakmıyor; ama küçük bir hata yaptığınızda herkes dört elle sarılıyor.
Ve evet, yanlış etiketlenen bir balıkla 10 milyon kişiye ulaştık!

Artık "köpeğin insanı ısırması" haber olmuyor.
"İnsanın köpeği ısırması" ise sosyal medyada yıldızlaşıyor.

Bugün ülkemizde yaşanan trajikomedi tam da budur:
Gerçek meselelerde sağır, kör ve dilsiz; magazinleşen her konuda saldırgan ve aşırı duyarlı bir kitle.

Burası sadece Hatay değil;
Burası, vicdanın, aklın ve sağduyunun acele kamulaştırıldığı bir coğrafya artık.

Ve unutulmamalı:
Bu çağda cehalet, bir kader değil; bilerek seçilmiş bir zihinsel konfordur.


📌 Editör Notu:
Bu yazıda adı geçen kişi ve kurumlar cevap hakkını kullanabilir.