Karakterini Satanın Pazarda Etiketi Yoktur. Karakter, insanın gerçek kimliğidir.

Karakter, insanın gerçek kimliğidir.

Öyle üç beş şık sözle, sahte bir tebessümle sahip olunmaz. Karakter dediğin, en zor günde belli olur; menfaat masaya geldiğinde kim ayakta kaldı, kim ilk fırsatta diz çöktü, orada anlaşılır.

Karakter beyaz bir örtüdür. Bir damla pislik bulaştı mı, bir daha temizlenmez.
İstersen kırk kez yıka, istersen yüzüne maske geçir, ister diplomalarla, paralarla süsle… O leke hep oradadır.
Ve insanlar, o lekeyi unutmaz.

Kirli ilişkilere bulaşan, çıkarı için her kapıyı aşındıran, ilk rüzgarda yön değiştiren adamın adı bellidir: karaktersiz.
Bu kelime bile onların gerçek yüzünü tarif etmeye yetmez. Çünkü karakterini satan bir insanın pazarda artık etiketi yoktur.
Her şeyini satar: dostunu, yoldaşını, inandığını sandığı değerleri, en sonunda da kendini...

Ve utanmadan, "Ben böyle olmak zorundaydım," derler.
Hayır!
Sen olmak istediğin şey oldun: ucuz bir satılık.

Unutma, karakter bir kere kirlenirse, insan her gün satılır.
Bugün dostunu satar, yarın anasını...
Ömrü pazarlık masalarında geçer.

Karakter namus gibidir. Bir kere lekelendi mi, hayatın boyunca üzerinde o lekeyle dolaşırsın.
Ve ne yaparsan yap, geçmişin kokusu peşinden gelir.

Bazı insanlar vardır, hangi mekanda otururlarsa otursunlar, hangi kürsüde konuşurlarsa konuşsunlar... Onlardan bir kere pislik kokusu alınmıştır ya; bir ömür temize çıkamazlar.

Karakterini kirleten, ömrünü pisliğini aklamaya çalışarak harcar.
O da zaten, ayrı bir ceza.