Kumluca’nın coğrafi işaret tescil belgeli yemeğini kim pişirdi kim yedi? Mehmet Şentürk yazdı
Antalya’nın Kumluca ilçesi, sadece narenciye ve serasıyla değil, kültürel mirasıyla da Türkiye’nin gözbebeği. Bu kültürel mirasın son halkalarından biri de “Topak Kızartma” yemeğinin coğrafi işaret alması oldu. Ancak, bu başarı hikâyesinin arkasında sadece yörük mutfağı değil, siyasi bir mutfak da var.
Coğrafi işaret başvurusunu yapan isim eski belediye başkanı Mustafa Köleoğlu’ydu. Fikri mutfağa taşıyan kişi ise yılların deneyimiyle bilinen Murat H. Günay. Kumluca Ticaret Borsası’nın sürece nereden ve nasıl dahil olduğunu bilen varsa bilgi versin. Coğrafi işaret Tescil belgeli bu yemeğin bir gastronomi programında “şık bir sofrada” servis edilmesiyle beraber, kamuoyunun aklında şu soru kaldı: Kim bu yemeğin gerçek sahibi?
Mevcut Ticaret Odası Başkanı Fahri Özen’in adının bile anılmadığı bu sürecin ardından, kulakları çınlatılan isimler belli: Köleoğlu, Günay, Özen ve Avcıoğlu Bu dörtlüden bazıları perde arkasında “sessizce takdir” toplamayı tercih ederken, bazıları “ilk düğmeyi doğru ilikledi ama gömleği üstünde tutamadı” gibi yorumlara maruz kaldı.
Mesut Avcıoğlu… Göreve geldiğinde “Benim koltuk sevdam yok” diyen bir başkan profili çizmişti. Gerçekten de ilk adımlarında buna uygun işler yaptı. Ancak zamanla, gömleği bol mu geldi, yoksa gömleği ona giydirenlerin sözüne mi fazla kulak verdi, bilinmez. Bildiğimiz tek şey şu: Belediye başkanları yönlendirilmez, yön verir.
Bugün Mesut Başkan’ın önünde iki yol var: Ya geçmişin gölgesinden çıkıp kendi siyasi tarzını ortaya koyacak ya da “veliaht” diye lanse edilip hayal kırıklığına uğrayanlar kervanına katılacak. Çünkü artık sokakta şu konuşuluyor: “Topak Kızartma’nın etrafında dönenler, siyasetin kendisini kavurmaya başladı.”
Kumluca’nın gerçek sahipleri, yönlendirme güdüsünde olan dar bir grubun değil, halkın iradesidir. Bu iradeye kulak veren, mutfağında halkın sesi olan her lider kazanır. Bunun örneklerine yakın tarihte birlikte şahitlik ettik.
Gelin, Topak Kızartma’nın sadece tadı değil, hakkı da yerini bulsun.