Yorgunum fazlasıyla yorgunum.

Ayakta duramayacak kadar yorgunum.

Gücümün yetmeyeceği kadar yorgunum, nefes alamayacak kadar yorgun. Uyanmayacak kadar yorgun, uyuyamacak kadar yorgun.

Neydi peki bizi bu kadar yorgun bırakacak. Neydi peki verilmiş sözleri yarı yolda tutmayacak, sebeb? Neydi? Kimdi? Nedendi? Çaresiz hissettirecek kadar neydi sebep neydi? Çok mu güvenmek? Çok mu bel bağlamak. Çok mu varlığımı hissettirmek? Çok mu fedakar olmak. Olamazmıydı bunlar olabilirdi. Peki bedeli bu mu olabilirdi? Olamazdı aslında olamazdı. Dim dik durabilirdi insan herşeye rağmen herkese rağmen. Çıktınmı bir kere yola hiç şüphe duymamalıydın yol arkadaşından. Yarı yolda pes etmek; kimseye layık olmamalı, kimseye bedel olmamalı. Ben sen biz yarı yolda bırakıldık. Bir beden sırtını arkasına hiç düşünmeden yaslıyorsa; O beden sırtından hançer yememeli. Usulca durmalı olabildiğince hiç arkasına bakmadan, düşünmeden. Bir bedel ödenecekse eğer o bedel yarı yolda tek başına kalabilmek olmamalı. yolunda el ele yürüyebilmek olmalı. O bedel; mutluluk olmalı, başına yastığına koyduğunda düşündüğün hayaller olmalı. O bedel; evet işte o diyip tuttuğun el olmalı. Herkes gider. Herkes pes eder. Ama giden değil kendinden emin dim dik duran olmalı. Çıktık mı birlikte bu yola ne arkana bakmalı, nede yalnız olabildiğince koşmalı. Yorgunsan yalnızlıktan yorgunsun. Yorgunum. Yorgunsan çaresizliği kabullenmekten yorgunsun be arkadaş. Sonumu bedbaht olmaktı bu yolun. Sonsuzluk mu, mutsuzluk mu, çaresizlik mi. Beynimde binlerce soru. Boğuluyorum. Hatta kendim boğuyorum, suda kendimim. Susar kelimeler susar cümleler. Susar eller. Yapayalnız kaldımı o eller gıkı çıkmaz, ebediyen kalmaz konuşacak sözcükleri. Hadi yürü bakalım yürümeği yeni öğrenmiş bi bebek edasıyla. Gitmez adımların. Gitmez yüreğin. Tekrar düşerim korkusu yah. Almaz yol. Ne acı yürek be ne acı senin için. Bilip bilmediğin yollar, bilsende gitmeyen adımlar. Kimsenin, kapansın diye açtığını sanmıyorum o kapıları. Kimsenin sönsün diye hayat verdiğini sanmıyorum o yüreklere. Çaba dört harf iki hece. Kaçmak gibi değil, bırakmak gibi değil terketmek gibi değil öyle uzun uzadıya heceler yok öyle çok harfler yok. Sadece dört kelime iki hece “sabır” gibi mesela. Beynin konuştuğunda kalbin susması gibi mesela; sabır.sus be yürek sus be nefes. Kaldın mı elinde kırık bir kadeh, karşında boş bir şişeyle. Yollar bizi bekler en güçlüsünden en azimlisinden. Alabildiğince yürüyelim. Dinlenelim yürüyelim, dinlenelim yine yürüyelim kendimizi bilerek yürüyelim. Kimseye ihtiyaç olmadan yürüyelim, ayaklarımız yere basa basa yürüyelim. Kendimizden emin. Yorgunluk. Ah be yeter yorgunluk. Canın sağ olsun be yorgunluk. Olsun; yeni yollar, yeni adımlar, dik adımlar yürüyelim. “Gör bak” dercesine yürüyelim. Yolumuz açık olsun.


Selam olsun verilmiş vaatlere selam olsun ansızın gidenlere selam olsun korkup kaçamlara selam olsun hiç yoktan pes edenlere selam olsun yarı yolda bırakanlara


Selam olsun kaldığı yolda yeniden canlananlara selam olsun