Bir bahar sabahı. Henüz hiç anımızın olmadığı o ilk güne hapsoldum ben. Gözlerinin gözlerime değmediği. Ellerimin ellerini tutmayı bilmediği. Bir aşık oldum ben, kendime söyleyemeyecek kadar divane. Kan ter içinde uyansam bile bu rüya devam etse. Bir aşık oldum ben, yazdım yazdım sildim ne yazsam bir şeye benzetemedim. Gözlerinden hüzün ve neşe aynı anda üstüme dökülüyor. Gözleri gözlerime değdiğinde sarhoşluğum var, onun kocaman mavi gözleri var. Onu görünce heyecanlanıp karnımdaki kelebekleri içime saklıyorum. Güneş doğup süzülürken, gözlerinden daha mavi olmuyor gökyüzü. Sarı saçlarında, kumrallığında, alın çizgilerinde iyi hissettiğim bir şeyler var. Durup, ensesine dökülen saçlarını izliyorum. Bir aşık oldum ben, bildiklerimi bir bir unuttum. Karşısında susmalarım hep bundan. Yüreğim kamaşıyor. Kimseleri işitemiyorum. İnsan biraz daha eksilir mi sevmekten? Demek büyümek buymuş. İnsan âşık olunca gözüne bir perde mi iniyor ne? Ne halt edeceğimi bilemiyorum. Pervane misali ateşe koşuyorum, yanacağımı bilesem de duramıyorum. Bir âşık oldum ben; atsam atamıyorum, satsam satamıyorum. Gözleri uçurum, baksam düşeceğim biliyorum ama bakmaya doyamıyorum. Uçurumun başında kendi sonumu bekliyorum. Bütün kapanan kapılara teşekkür ediyorum. Özetle sevdim işte...
Ama başta dünyayı kurtarmak isterken, bir sabah uyanıyorum ve aniden her şey tersine dönmüş. Bir rüzgar esti. Zamansız ayrılık savruldu üstümüzden. Geçen yazlar gibi geçtin sende. Ben inandım, sen inanmadın. Klişe şeyler söylüyorsun bana; bu lafları ben filmlerde falan bin kez duydum, saçma kitapların hepsi bu cümle kalıplarıyla yazılıyor. Senin gibiler romantik cümleler duymaya aşina. Senin gibiler sevgisizliği ezberlemiş. Kalıplarım, anılarım ve sonuçlarım bütün niyetlerime olabildiğince caniydin sen. Ama biz en çok sevgiyi birbirimizi kollarımızın arasında tutmaya çalışırken parçaladık. Ağaç bir kere kırıldıysa eğer yaprağından esirgeyerek uzuyor. Kırılan kırıldığı yerde kalıyor öylece. Yanaklarında eski üzüntülerin tuzu, ellerinde bilmem kaç maktulün izi. Yetişemiyorum yaralarını tedavi etmeye...
Gün geldi gözlerinden aşırdığım hayallerim hep kısa düştü. Mavi gözlerinden. Şimdi hayallerimi başkalarıyla yaşayacak oluşuna iç geçiriyorum. Bak işte başlamadan tükendi sözümüz. Çabalamıştım bütün tırnaklarımla kazıyarak. Kendi kendine sağır olmuş bir adam gördüm ben. Kalbine el olmuş, aklına inanıp kalbine kilit vurmuş. Kalbinden ari bir kaçış seninkisi. Ben bir duvarını yıksam sen önüme başka bir duvar ördün, ben hepsini aşıp sana ulaşamadım. Suçlamıyorum, seni yargılayacak ne kadar mahkeme varsa sen hepsinden firar olmuşsun. Sende beni sırtlayacak yürek yokmuş, yalan yok ben aşık oldum. Hem de ne çok âşık oldum ben. Tanrı’ya emanet ettim kendimi. Gün geldi maşuk da olamadım mümin de. Gönlümüzün alabildiği bütün kara parçalarında herkes ölse bile, biz bir araya gelemeyiz artık seninle. Bu ısrarım bilmem kaçıncı kez daha kavuşmamak içindir bilmiyorum. Dokunsalar ağlıyorum bu ara. Ansızın bir yerde kaderime düşmez artık gülüşlerin. Sen yine başka kalplerin yolcusu.
Bilmem belki de korkularımız huzurumuzu aşmıştır. Ondandır ayrılığın sebebi. Eğreti durmuştum zaten ruhunda. Bitkinliğime rağmen uzuyor her şey. Deniz, gece, mevsimler hep uzuyor.
Bu muydu sevmek? Ben yine sınıfta kaldım.