Baltalar elimizde uzun ip belimizde

biz gideriz yangına hey yangına!...

BİR ÇOCUK ŞARKISI’ndan

Son bir haftada çıkan orman yangınları canımızı da yaktı. Herkes yangınları konuşuyor. Konuşuyor da önlenmesi için parmağını kımıldatan yok. Dün yaylaya gittim. Yaylaya, yani dağlara... Yöremizdeki dağların çoğunda yol yok, iz yok. Bir yangın çıkarsa kendiliğinden sönerse sönecek. Uzaktaki durumu bilmeyen vatandaşlarımız da vatandaş ve devlet elinden geleni yapıyor, ama yangın doğal olarak çıkıyor sanacak. Doğal olarak çıkıyor ve doğal olarak tahribatını yaptıktan sonra kendiliğinden sönüyor.

Her zaman aynı davranışları sergiler ama iyi sonuçlar bekleriz. Sebep aynı ise sonucun farklı olması mümkün müdür? Sen ormanlara yol açmayı masraftan sayıp kaçacaksın, elektrik tellerini onarmayan elektrik şirketlerini hoş göreceksin, ormana çöp dökülmesine izin vereceksin sonra da yangın çıkınca, söndürmekte geç kalıp bütün orman yanınca şaşıracaksın.

Medyada yangınlarla ilgili yapılan tartışmalara bakıyoruz, herkes havanda su dövüyor. Hiç kimse vatandaşın her birinin davranışının yangınları körüklediğini söylemiyor. Elektrik tellerinden çıkmış, anız yakarken çıkmış, piknikçiler çıkarmış... Peki, bunların çözümü yok mu? Bütünşehir Belediyesi yasası çıkmadan önce her köyün ormana attığı çöpleri ne yapalım? Bunların temizlenmesi için devletin veya yerel yönetimlerin, muhtarların en ufak bir çabası var mı? Ne gezer? Halbuki bu çöplüklerin hepsi de orman içinde ve belediyelerin köylere bile çöp konteynırı koması sayesinde artık çöp atılmıyor. Ama çöpler orada duruyor. Ve eringeç köylüler çöplerini böyle yerlere atıyor.

Ve muhtarlar sadece köyün merkezine bakıyor. Oradaki çöpler alınıyorsa sorun yok sayılıyor.

Köylü vaktini boş geçirir ama ne millete, ne devlete yarar bir şey yapabilir. Yolsuz dağ kalmasın kardeşim. Kolay yapılabilecek yerleri önce yapalım, zor olan yerleri fırsat buldukça yapalım. Yapalım ve eğer ormana girilsin istenmiyorsa yolun ağzını iki kepçe toprakla kapatıverelim. Bu, çok mu zor?

Özellikle yangın tehlikesinin olduğu yerlere birer kamera koyalım. Koyalım ki yurdum insanı sigarasını söndürmeden atarsa yakalayıp cezasını burnundan fitil fitil getirebilelim. Aksi halde ormanda yanan ağaç, ot, böcek, kaplumbağa... Her şey kimvurduya gidiyor.

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Başka ülkelerde bu iş nasıl yapılıyorsa öyle yapalım. Yangınların önlenmesi ne eğitimle olur, ne de güzel yasalar yapmakla. Tek çare önlem almak ve suçluyu ortaya çıkarıp cezalandırmaktır.

Vakt u zamanında bir köylünün yangın söndürmeye gittiğini ama yangın çıkarmak için çalıştığını görmüştüm.

Bizde de her alanda yangın söndürmek için değil, yangına benzin dökmek için çalışan çok poşt pazavank var. Askere kızar, yakar; hükümete kızar, yakar; karısına kızar, yakar. Yakar oğlu yakar.

Amerika’da ve Yunanistan, İspanya gibi ülkelerde de büyük yangınlar olduğunu duyup içimizi ferahlatıyoruz. Yangın elbet çıkar. Ama bizdeki gibi küçük ihmallerden çıkmaz. Yukarıda söylediklerimiz hükümetin de yerel yönetimlerin ve vatandaşların da orman yangınları konusunda gerekli titizliği göstermediklerini anlatıyor.

Daha önce de bir yerde anlatmıştım. Orman yangınlarının önlenmesi için öyle mükemmel bir yönetmelik hazırlanmış ki çıkan yangınların anında önlenmesi gerekiyor. Gel gelelim ülkemizde hem yangın çok çıkıyor, hem de yanan alanlar büyük oluyor.

Bunların hepsi de geri kalmışlığın görüntüsüdür.

SOMSÖZ: ORMANLAR HEPİMİZİNDİR.