Değerli Ağabeyim Muharrem Yellice Yörük ve Türkmen şenliklerinden, bu şenliklerin bol ama içinin boş olmasından yakınıyor. Haklıdır. Muharrem ağabey Face’te yayınladığı yazısında şöyle diyor:
“Türkmen ve Yörük Ayrımını bilinçsiz bir tarihi ihanet olarak görüyorum.
“Türkmen” kelimesi, Müslümanlaşmış Oğuz boylarını tanımlamak için kullanılmıştır. Yani Oğuz’un ta kendisiydi Türkmen. Peki, Türkmen ile Yörük arasında ne fark vardı? Aslında yoktu. Birisi daha çok göçerdi, öteki yerleşikti. Ancak ikisi de Oğuz Türküydü. Bugün ise Yörükler, Türkmenlerden bile ayrı, sanki “başka bir halk” gibi anılmaya başlandı. Yörük dernekleri, Yörük festivalleri, Yörük kıyafetleriyle sanki bir alt kimlik değil, bir üst kimlik yaratılıyor. Bu, “etnik Yörüklük” propagandasıdır ve Türk milleti içinde bir bölünmenin adımıdır. Ben yörük Türküyüm diyen zavallı akademisyenlere de rastlıyorum. Bu facia! Akdeniz Üniversitesinde Yörük Türkmen kürsünün kurulduğunu duydum. Doğruysa daha büyük facia!. Acaba Avrupa fonlarına müracaatları var mı?
Bilge Kağan kitabelerde bölünmelerin acılarını anlatır. Mızraklılar ve silahlılar bir yerden gelmez onları biz çağırırız der.”
Yazının tamamını buraya alamadık. Bu konuda bizim söyleyeceğimiz o kadar uzun değil. Sadece şu kadarını söyleyeceğiz: Yörükler ve Türkmenler üzerinden kazanmak isteyenler var. Kimi siyasetinde, kimi ticaretinde, kimi de koltuğunda kazanmak istiyor. Benim saf Yörük ve Türkmen kardeşim de onlara prim veriyor.
Derneklere devlet birtakım destekler veriyor sanırım. Onların kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için vergi bağışıklığı vs. gibi destekler. Normalde bir derneğin kurucularının ve üyelerinin yardımlarıyla ayakta durması ve onların çıkarlarını gözetmesi gerekir. Çıkar derken de onlara maddi çıkar sağlamak değil, haklarını savunmak, devlet ve yerel yöneticiler nezdinde düşüncelerini dile getirmek. Ama bizde kurucular ve üyeler ödenti (aidat) ve yardım yapmadıkları, çoğu zaman da derneğe uğramadıkları için dernekler kısa sürede yoldan çıkıyor.
Bu durum derneklerin siyasetçi nezdinde ciddiye alınmaması ile sonuçlanıyor.
Uzun sözün kısası biz dernekçiliği yapamıyoruz. Yapamadığımız için de haklarımızı savunamıyoruz.
Yörükler ve Türkmenler bu konuda henüz yeterince etkin değil.
SOMSÖZ: DERNEK İŞİ CİDDİ İŞTİR; BİLMEYEN, BELAYI SATIN ALIR.